23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Siz niye kaygılı değilsiniz?

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

Harita Genel Komutanlığı’nın sitesindeki bölge haritalarını inceliyorum fakat hiçbir şey anlamıyorum. Daha doğrusu haritaya bakarak savaşı zihnimde canlandıramıyorum. Ancak geleceğin askerî tarihçilerinin bölgemizdeki savaşların haritasını çıkarmakta zorlanacaklarını biliyorum. Bunlar asla, söz gelimi, Nisan-Mayıs 1915 Ypres Savaşı’nı, Aralık 1915-Nisan 1916 Kut-ül Amâre Kuşatması’nı ya da Temmuz-Ağustos 1943 Kursk Muharebeleri’ni gösteren haritalar gibi cephe hatlarını, tahkimatları, merkez kuvvetleri, kuşatma ve sızma istikametlerini gösteren belirgin haritalar olmayacak. Askerler ile başıbozukların iç içe geçtiği, kimin silahıyla kimin vurulduğunu anlamanın zor olduğu, cephe hatlarının örümcek ağları gibi bütün coğrafyayı kapladığı zor savaşlar bunlar.

Lisede gördüğümüz askerlik dersinde keşke bize sadece harita okumayı öğretselerdi. Gerçi geç kalmış sayılmayız, günümüzde bir yıllık öğrenimle subay olmak mümkün. Kurmay olmak için de herhalde altı ay gerekiyordur. Yaş sınırı olmasaydı bir yıl öğrenim görüp teğmen olarak mezun olabilirdim. Hatta asteğmenlikten teğmen olarak terhis olduğuma göre belki de üsteğmen olurdum! Giriş sınavını kesinlikle kazanırdım, ancak dinî bilgilere aşina olmadığım ve muktedir çevrelerden tavsiye alamayacağım için sözlüden çakardım.

“Kardeşim, senin işin mi yok, haritalar falan... n’oluyor?” diyebilirsiniz. Fakat şaka bir yana durum gerçekten çok ciddi. Başkomutan Sayın Reis’in bir yıl önce Millî Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Komutanlığı’nın 855 muvazzaf subay adayının mezuniyet töreninde attığı Nutuk sırasında söylediği şu sözler aklımdan çıkmıyor: “Üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize dört yılda verilen askerî eğitimin daha fazlası bir yıl içinde verilerek hepsi de vazifeye hazır hâle getirilmişlerdir.”

Polis okullarını kapattılar ve altı aylık eğitimle polis mezun etmeye başladılar. Bir yıl önce yönetmelikte değişiklik yaparak polis eğitim süresini dört aya indirdiler.
Herhalde şöyle düşünüyorlar: “Lise mezununu dört ayda polis yapıp eline silah vererek sokağa salabildiğimize göre, üniversite mezununu niye bir yıl içinde subay yapıp cepheye göndermeyelim?” Bu eğitim sisteminin güncel ve mesela on yıl sonraki sonuçlarını; ve sorumluluğu mevcut siyasî iktidarın omuzlarını çökerten sebeplerini her gün şehitler gelirken düşünmek bile istemiyorum.

Savaşlarda nihai ve kesin emri başkomutan verir. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı geçenlerde askerî parkayla poz vererek, “Ordular ilk hedefiniz Afrin’dir!” dedi. İkinci hedefimizi ise Münbiç olarak emretti. Fakat sonra ansızın fikir değiştirerek “İdlib’i çözeceğiz” dedi.

İdlib dediği anda zaten karışık olan kafam daha da karıştı. Anladığım kadarıyla Suriye ve Rusya bölgedeki şeriatçı kuvvetleri döve döve oraya sürdü. Yakın zamanda Suriye Ordusu kuzeydoğu İdlip ve Hama bölgesinde 16 kasabayı geri aldı ve harekât devam ediyor. BBC, Türk Ordusu ile bu cephe hattı arasındaki mesafenin 2 mil (3,2 km) olduğunu söylüyor. İdlib’de bir Rus uçağı düşürüldü, bizim konvoyumuza Ruslar tarafından uyarı atışı yapıldı, bilinmeyen güçler (İran yanlısı gruplar mı Suriye mi YPG mi?) kurmakta olduğumuz Gözetim Noktası’na havan atışı yaptı. Operasyon İdlib içlerinde devam ederse, ÖSO’nun oradaki gruplarla genişlemesi söz konusu olur (mu?). Bu da Suriye ile Rusya’yı değil sadece ABD’yi memnun eder (mi?). Yoksa sadece ABD’nin “çekilme planımız yok” dediği Münbiç hedefini unutturmaya mı çalışıyor?

Olasılık yelpazesi her hamlede ve her açıklamada genişliyor.

Savaşlarda üç şey önemlidir: Siyasi hedef (iktidar partisi değil Devlet belirler; iktidar partisinin ayrı ve gizli gündemi olmaz; askeri taktikler siyasi hedefle çelişemez), komuta-kontrol (kurmay askerler tarafından emir komuta birliği içinde sağlanır; savaşta sivil istihbarat ve sivil sıhhiye olmaz) ve iç cephe (savaşın iç siyasete malzeme edilmesi 5. Kol faaliyetine zemin hazırlar; askerlerin öne çıkıp halkı bilgilendirmesi, hazırlaması gerekir).

Bu konularda bir sivil olarak kaygılıyım. Karakter olarak da biraz kuşkucu ve evhamlıyım galiba. Sahi siz niye kaygılı değilsiniz?

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019