Son gelişmelerden sonra Suriye’de ne olur?
Bu saatten sonra Türkiye, Şam ile tekrar diyalog kurabilir mi? Siyasette hele de hariciye politikalarında devletlerin ebedi düşmanları veya ebedi dostlukları yoktur. Devletlerin menfaatleri vardır. Türkiye’nin menfaatine hangisi münasip ise o çözüm yolu izlenmelidir
Sayın Doğu Perinçek’in geçen hafta Aydınlık gazetesinde çıkan ve ‘’Sayın Cumhurbaşkanımızın Yüksek Dikkatlerine’’ başlığı ile yazdığı makalesini dikkatle okudum. Okuduğumda, katıldığım ve katılmadığım hususlar olduğunu müşahade etmiştim. Bunu sayın Perinçek’in makalesinin yayınlandığı gün tartışırız demiştim ama fırsat olmamıştı. Geç de olsa bir kaç cümle ile üzerinde durmam lazım. Çünkü bu sorun için (Suriye sorunu) baştan beri en çok gayret sarfedenlerden biri Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’tir.
Yazı gayet medeni ve devlet terbiyesine uygun bir üslupla sayın Cumhurbaşkanımıza hitabetle başlıyor ve devam ediyor sonuna kadar. Sonlarına doğru hafif bir istihza olsa da (Danışmanlarının sayın Cumhurbaşkanı’na yeterli bilgi vermedikleri gibi) nihayetinde sayın Doğu Perinçek bir muhalefet partisi lideri. O kadar olacak deriz.
DOĞU PERİNÇEK DİKKATE ALINMALI
Aslında gerek Vatan Partisi’nin kurumsal olarak gerekse Sayın Perinçek’in şahsi olarak Suriye hususunda çözüm önerileri kamuoyunca biliniyor. Ancak son zamanlarda Suriye’de sıcak müdahaleye girdiğimiz için bu sorunun çözümünde devletin önüne teklif getiren sayın Perinçek’in daha dikkate alınacağına inanıyorum..
Yazıda, sayın Perinçek ülkemizin Suriye’ye askeri müdahelesini ve terör örgütlerini bitirecek tüm askeri hamleleri desteklediğini ve tam bir vatansever duruşu sergilediği görülmektedir.
Sorunun çıktığı 2011 Mart’ından beri (ki o zaman kendisi FETÖ kumpası sebebi ile hapisteydi ) çözümün adresi olarak hep Şam ile görüşülüp anlaşılmasını savunmuştur.
Bunun yanında Rusya ve İran ile de dostane ilişkiler kurulup Suriye’de birlikte çalışılmasını ve ABD’nin Suriye’yi parçalamasının ancak bu yolla önüne geçilebileceğini belirtegelmiştir. Bu yazısında da bunu tekrarlıyor.
Peki, haksız mı çıktı sayın Doğu Perinçek? En son sayın Cumhurbaşkanımızın ‘’Münbiç ve Ayn el Arap’ta teröristlerin olmasına karşıyız... Suriye rejiminin orada olmasından niçin rahatsız olalım zaten bu toprakların sahipleri" diyince artık her şey belli olmuş oldu.
Öyle ya Türkiye defalarca belirttiği gibi (ki olması gerekende budur) Suriye nin toprak bütünlüğünü tanıyorsa, Suriye’de ( her ne sebeple olursa olsun Rusya ve İran’ın destekleri ile) mevcut Baas rejiminden başka Suriye de tam hâkimiyet sağlayabilecek başka bir güç yoksa... Bunun dışındaki her türlü çözüm kaosa sebebiyet verecekse, o zaman tıpkı FETÖ mevzuunda olduğu gibi yine Vatan Partisi ve onun tecrübeli Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in çözüm teklifi, görüşleri, bakış açısı haklı çıktı demektir.
SİYASETTE DEVLET MENFAATLERİ VARDIR
Peki bu saatten sonra Türkiye, Şam ile tekrar diyalog kurabilir mi? Bu tükürdüğünü yalamak demek değil midir? Asla. Siyasette hele de hariciye politikalarında devletlerin ebedi düşmanları veya ebedi dostlukları yoktur. Devletlerin menfaatleri vardır. Türkiye’nin menfaatine hangisi münasip ise o çözüm yolu izlenmelidir. Peki ne yapmalı Türkiye? 3.600.000 muhacire, mülteciye 40 Milyar dolar harcadı. Yüzlerce şehit verdi El Bab ve Afrin’de. Birkaç yüz veya birkaç bin şehit ve gazi de verebilir bundan sonra. ( Allah muhafaza) Fırat ın doğusunda -Şayet 120 saatlik verdiğimiz süre dolana kadar teröristler boşaltmazsa- istediğimiz güvenlik alanlarına sıcak müdahalemiz devam edecek çünkü.
Sonra Esad’la veya rejimle uzlaşılacak, zaten Esad rejimi af çıkardı. ÖSO veya yeni adı ile Suriye Milli Ordusu’da silah bıraksın veya ülke dışına çıkar yahut ülke içinde başka bir çözüm bulunur. ABD zaten Türkiye, Rusya ve İran’ın işbirliğine dayanamayarak çekilmek zorunda kalacak. Ve 2011 Mart öncesine dönülecek! Ha bu arada Kandil de beyaz bayrak çekecek ve PKK teslim olacak.
Türkiye’nin en büyük kazancı da PKK’nın bitmesi olacak. Tamam da Türkiye PKK’yı zaten bitirmeye karar vermiş. Esad’la anlaşmasının PKK’yı bitireceğine olan garantisi hangi saiklerde saklı ya da var mı bu garanti? PKK sadece Fırat’ın doğusunda değil ki? Evet, Suriye rejimi şu anda çok sıcak mesajlar vermektedir. Bunu görmezden gelemeyiz. PKK, YPG, PYD ne ise hepsini terörist olarak kabul etmekte ve Dışişleri Bakanı’nca resmen Birleşmiş Milletler’e şikayet etmiştir.
Bu hamle sayın Perinçek’in teklifinde olduğu gibi PKK’yı Suriye’de bitirir.
Ama PKK daha doğrusu KCK, dört ülkede faal ve sadece Suriye’de bitmesi Kandil’in teslim bayrağı çekmesinin garantisi değildir. Yani bu Türkiye’yi tatmin edecek bir hal olmaz kanaatindeyim.
Peki Türkiye harcadığı 40 milyar dolar ve yüzlerce şehit ve binlerce gazisinin karşılığında ne alacak? Tüm bu yıllardır çekilen acıların karşılığı nedir? ‘Hadi senin en büyük kazancın güneyinde bir terör devleti kurdurmadınız bunu al ve haline şükret’’ mi olacaktır? 2011’den evvel Suriye’de her şey süt liman mıydı? Demokrasi özgür seçimler vs... Halkın istekleri ne olacak? Hem Baas rejiminin 50 yılı aşkın bir süredir ülkeyi nasıl idare ettiği malumdur. Baas gibi bir rejime bilhassa af çıkarttığını söylediği ÖSO ya da muhalif ılımlı siyasi guruplar nasıl güvenebilir? Baas rejimine kim güvenir?
Sayın Dogu Perinçek geçtiğimiz haftaki yazısında Türkiye’nin oluşturacağı güvenlikli bölgede hangi idari yapının hangi askeri veya polis kuvvetinin olacağını ya da hangi hukuk sistemini tatbik edileceğini sormaktadır. Bunları sayın Cumhurbaşkanımıza hatırlatan danışmanları neden yok diyor?
Sayın Perinçek’in eleştirilerini istihza içerse de gayet şık ve nazik buluyorum. Keşke CHP de Doğu Bey’in muhalefet üslubunu kendine örnek alsa Türkiye çok daha verimli bir siyasi hayata sahip olur.
Ama sayın Perinçek de bilmeli ki sayın Cumhurbaşkanımızın danışmanları da kendisi de bu suallerin cevabını gayet iyi bilir.
TÜRKİYE NE KADAR KALABİLECEK?
Tabii ki güvenlikli bölgede Türkiye’nin idari siyasi ve hukuki yapısı geçerli olacaktır. Zaten şu an Afrin Azez ve El Bab’da bu tatbik edilmektedir. Okullar açık, güvenlik sağlanmış, hayat devam ediyor. Yüz binlerce Suriyeli bu güvenli yerlere geri dönmüştür. Doğu Fırat’ta biz Suriye’nin kuzeyini Esad rejiminden çok daha güvenli ve kaliteli yönetiriz.
Ancak Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıyan Türkiye Cumhuriyeti asker bulundurduğu noktalarda ne kadar kalabilir? Terör guruplarının tam olarak tasfiye olması ve onların boşalttığı alanda sadece Suriye bayrağının dalgalanmasına razı olabiliriz dedikten sonra en yüksek seviyeden?
Evet tüm Suriye’de rejimle işbirliği yapmadan tam bir hakimiyet sağlamak mümkün değildir. Kabul.
Peki, Türkiye’den başka YPG/PKK terör birikimini ya da DEAŞ’ı oradan yani Suriye’nin neredeyse üçte birinden söküp atacak bir güç var mı idi? Kan dökeceğiz, can vereceğiz ama 2011 öncesine dönüp vaziyeti kurtarmaktan başka bir şey almadan evimize döneceğiz.
Tamam Suriye nin toprak bütünlüğü muhafaza edilmelidir. Zaten edilmezse en büyük hak ve müktesebat sahibi Türkiye olur bu eski eyaletinde. Ama bu nasıl sağlanacaktır? BM’ye şikayetle bu işler olsaydı en başta 52 senedir İsrail tarafından işgal altında bulunan Golan tepelerini kurtarırdı Suriye rejimi. 1967’den beri Golan’ı kurtarabildi mi işgalden? Suriye’de tam demokratik bir anayasa ve insan haklarına dayalı bir hukuk devleti kurulmalıdır. Bunun da Baas-Esed rejimi ile nasıl olacak inanın ben de bilmiyorum.
Bildiğim şey şu. Orada Türkiye ye rağmen de bir çözüm imkansız. ABD-Rusya-İran-Türkiye-Yerel guruplar vs. kaç bilinmeyen denklem? Büyük bedeller ödemiş acılar çekmiş bir Türkiye.
Yoksa yine sayın Doğu Perinçek’in çözüm formülü mü haklı çıkacak? Bakalım yaşarsak göreceğiz.
Saygılarımla