Soner Polat ve Galatasaray
Bu başlığı böyle atmamın sebebi, çok önemli bir vatansever olan, Balyoz kumpası mağduru amirallerimizden Soner Polat’ı kaybetmiş olmamız... Kendisi iyi bir Galatasaraylı ama her şeyden evvel sporu seven, hiçbir zaman fanatizme düşmeyen, mantığı ile hareket eden önemli bir devlet adamıydı ve bana göre eğer ki yaşasaydı Türkiye’yi idare edebilecek ve bütün Türk milletinin beklentilerini karşılayabilecek kapasitede bir kişilikti. Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı idi, ilk önce ülkesini düşünürdü ve bu uğurda Balyoz kumpasında üç sene gibi bir zamanı Silivri hapishanesinde geçirmişti... Kendisini çok geç tanıdım ama çok erken kaybettik. Kendisi, yanında bir nefer gibi çalışabileceğim ender insanlardan biriydi... Bana çok saygı gösterirdi... Benimle, çok fikir alışverişi yapardı, ben de kendisine karşı hem sevgimi hem saygımı esirgemediğimin zannı içerisindeyim. Sevgili Soner Polat kardeşim seni anlatmak için bu satırların yeterli olmayacağını ve yetmeyeceğini biliyorum... Bu yüzden başta ailesine olmak üzere tüm Vatan Partililere, tüm vatanseverlere, tüm Kemalistlere ve Cumhuriyetçilere, yani tüm Türk halkına baş sağlığı dileklerimi bildiriyor, kardeşimin de mekanının cennet olmasını diliyorum...
MAÇ ANALİZİ
Galatasaray’ın Fenerbahçe ve Paris Saint-Germain maçlarını değerlendirdiğimizde; Galatasaray derbi maçında taraftarını mutlu etmeyen ve beklentilerin çok altında kalan bir futbol oynayarak onları üzmüştür. Sezon başından beri bir vurgu yapıyorum, ben söylemekten bıktım ama Galatasaray bu sistemsiz oyunu oynamaktan bıkmadı. Defansif yönü her hattı ile zayıf, mücadele etmeyen bir orta saha, dikine oynamayan bir orta saha, üretemeyen bir orta saha ve bunların en büyük sorumlularından biri de aldığı ücreti hiçbir şekilde helal etmediğim Belhanda denilen bir oyuncu...
Belhanda’nın ne yaptığı belli değil, hiçbir şekilde oyuna katkısı yok ve ayrıca hiç mücadele etmeyen bir oyuncu! Galatasaray takımı derbi maçında, özellikle ilk yarı Fenerbahçe karşısında ezilecek kadar kötü oynadı. Ayrıca da hiçbir pozisyon üretemedi. İkinci yarının başlarında biraz oyun dengelenir gibi olmasına rağmen Falcao hiç top alamadı, kanat kombinasyonları hiç kullanılamadı, orta sahadan dikine topa gelmedi. Aynı görüntüler Şampiyonlar Ligi maçında da açık ve net bir şekilde görüldü. PSG maçında daha fazla mücadele eden bir Galatasaray vardı ama bu pozisyonlara hiç yansımadı, sadece derbi maçına göre daha fazla koşan bir Galatasaray’dı izlediğimiz. Oyunun genel kontrolü PSG’deydi. Derbi maçında da oyunun kontrolü Fenerbahçe’deydi. Bu da şunu gösteriyor, Galatasaray takımının oyun anlayışında taktiksel açıdan yeniliklere ihtiyaç var. Eğer bunu başaramazlarsa Galatasaray bundan sonraki maçlarda da taraftarını üzmeye devam edecektir. Club Brugge’ün Real Madrid’den deplasmanda puan alması Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki işini daha da zorlaştırıyor. Şimdi formsuz gibi görünen Real Madrid on beş gün sonra İstanbul’a gelecek ve Galatasaray ile oynayacak. Sonuçta formsuz bile olsa gelen takımın ismi Real Madrid, eğer ki o maçı da kaybedersek Şampiyonlar Ligi’ni dördüncü sırada bitirme ihtimali iyice artar ve Avrupa kupalarına veda etmiş oluruz. Onun için herkes artık gerçekleri görmüş olmalı, başta Fatih Terim olmak üzere... Bu kulüp kimsenin babasının çiftliği değildir!