20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Türkiye Kırım’ı tanırsa Rusya KKTC’yi tanır’

Prof. Dr. Atun, Cenevre görüşmelerinden bir sonuç çıkmayacağını ama yeni bir başlangıç olacağını belirtti. ‘Kırım ve KKTC önünde sonunda bir kefeye konulacak. Rusya’nın bu nedenle Türkiye’yi gücendirmesi, çok düşük bir olasılık’

‘Türkiye Kırım’ı tanırsa Rusya KKTC’yi tanır’
A+ A-
SEDA ANIK

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 27-29 Nisan’da Cenevre’de yapılacak gayri resmi 5+1 toplantıda masaya, “iki devletli çözüm” çağrısı ile oturacak. BM kapsamında yapılacak toplantıyı Aydınlık TV’ye değerlendiren Kıbrıs İlim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun, “Cenevre’den bir sonuç çıkmayacak” dedi. Çözümün KKTC’nin tanınmasında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Atun, Türkiye’nin Kırım konusundaki tutumunun belirleyici olduğunu söyledi. Atun, “Kırım’ı Türkiye’nin tanımasının muadili, Rusya’nun KKTC’yi tanımasıdır. Bu önünde sonunda, Türkiye ve Rusya arasında bir pazarlık konusu olacaktır“ ifadelerini kullandı. Mısır’ın ABD’den kurtuluş kapısının Türkiye olduğunu söyleyen Atun, önümüzdeki beş yıl içinde Mısır-KKTC ilişkilerinin de gelişebileceğini belirtti.

‘İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMDEN GERİ ADIM ATILMAYACAK’

Nisan ayı sonunda Cenevre’de bir görüşme olacak. Bu görüşmeden beklentiler nedir?

27-28-29 Nisan’da, Cenevre’de görüşmelerimiz olacak. Aslında bu konu ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile çok özel bir görüşme yaptım. Kendisine aynen şunları söyledim: ‘Sayın Tatar, çıtayı çok yükseğe çıkardınız, eşit egemen iki devlet talebinde bulundunuz 18 Ekim’de, o gün bugündür aynı şeyleri söylüyorsunuz. Sizi bundan vazgeçirmek için size baskı yapacaklar. Hiç beklemediğiniz dostlarınız gelecek, sizin vazgeçmenizi isteyecekler. Tatlı dille veya tehditle, baskılar gelecek. AB’den ABD’den gelecek, beklemediğiniz yerlerden gelecek. Sakın ola geri adım atma, nihai hedef budur. Devam et yoluna. Nasıl olsa senin bu talebin KKTC’ye ve Türkiye’ye kazanımlar getirecek.’

Türklerin artık yeni kurulacak devletle Rumların istediği gibi azınlık olmayacağı kesin olarak ortaya çıktı. Hiçbir zaman bu azınlık talebi kabul edilmeyecek, Türkiye’nin garantörlüğü kalkmayacak, Türk askeri de geri gitmeyecek. Bunlar kesin olarak ortaya konulduğu için, Rumların istediği üniter devlet ile Sayın Tatar’ın iki devlet talebinin ortasına yaklaşacak olan planlar, Cenevre’de masaya konulacak. 45 gün evvel İngiltere 8 maddelik bir plan koydu ortaya. Bu plan, eşit egemen iki devlet korkusuyla konuldu.

Ancak Cenevre görüşmelerinden tam bir sonuç alınamayacak. AB dikkat ederseniz “gözlemci olmak istiyorum” dedi. AB’nin gözlemci olma isteğini Türkiye ve KKTC reddetti. Ama önünde sonunda AB o odanın içinde, kahveci de olsa, çaycı da olsa bir iskemle bulup oturacak. BM de masada olacak. Cenevre’den bir şey çıkmayacak ama Cenevre’den sonra AB ve ABD’nin Türkiye’ye baskıları olacak.

‘RUSYA UKRAYNA KONUSUNDA TÜRKİYE’YE MAHKUM’

Rusya’nın ise bir baskısı olmayacak. Rusya Ukrayna konusunda Türkiye’ye mahkum. Ve Türkiye’nin elinde şu an Kırım kozu var. Neden? Çünkü Kırım’ı Türkiye’nin tanımasının muadili, Rusya’nın KKTC’yi tanımasıdır. Bu önünde sonunda, Türkiye ve Rusya arasında bir pazarlık konusu olacaktır. Türkiye şu anda Kırım’ın Rusya tarafında olmasını kabul etmediğini açıklıyor, bu nedenle de Rusya KKTC’yi tanımıyor. Kendi periferik ülkelerine de tanıtmıyor. Bu çift taraflı kazan-kazan politikasıdır.

Kırım ve KKTC önünde sonunda bir kefeye konacak. Rusya’nın bu nedenle Türkiye’yi gücendirmesi, çok düşük bir olasılık. 29 Nisan sonrası, Kıbrıs konusunda önemli bir nokta ve başlangıç olacak. İlla ki Türkiye ve KKTC AB’den bir şeyler alacak. İlla ki Türkiye ABD ile bir optimum noktada buluşacak. KKTC, Türkiye kanalı ile ABD ile optimum noktada buluşacak. Böylece ortaya yepyeni bir çözüm planı konulacak. Bu ne vakit olacak? Büyük olasılıkla Eylül, Ekim’de...

‘CUMHURBAŞKANIMIZIN ÖZEL GİRİŞİMLERİ VAR’

KKTC’nin tanıtılması için nasıl çalışmalar yapılıyor?

Bu yöndeki çalışmalar üstü kapalı, basına kapalı. Önce D-8’e bakalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın D-8 girişimi her ne kadar mali açıdan gözüküyorsa da bunun çok daha farklı yönleri var. Neydi oradaki önemli girişim “kendi paralarımızla ticaret yapalım, bu dünya ticaretinde büyük yer kaplayan bir miktardır, dikkate alınması gerekir ve ABD’nin de dolar hakimiyetini aşağı çekebilecek olan bir girişimdir”. Burada sanayi birliği var, kimlikle dolaşım var, yatırımlar var, belki de ortak askeri güç zincirin bir halkası olacak… Bunun içinde KKTC’nin tanıtılmasının yer aldığına eminim. Aynı şekilde İslam İşbirliği Örgütü’nde Türkiye’nin girişimleri yoğun olarak devam etmekte. ABD’nin baskılarına karşı Rusya, Çin ve İran kenetlenmiş durumda. Buna Türkiye’yi de çekmeye çalışıyorlar. Tabi Türkiye’yi çekmeye çalışmaları demek, Türkiye’nin elinde ikinci, üçüncü, dördüncü bir koz var demek. Bu kozu kullanırken elbette KKTC’nin tanıtılması maddesi de yer alacak. Türkmenistan, Özbekistan, Kırgısiztan, Azerbaycan gibi devletlerde de şimdi Cumhurbaşkanımızın özel girişimleri var. Avrupa Birliği gibi, belki de Orta Asya Birliği kurulacak. Bunların içinde Türkiye de yer alacak. Ve orada da muhakkak KKTC’nin tanınması masanın üstünde.

‘AB AZERBAYCAN’I TEHDİT EDİYOR’

Avrupa Birliği, Azerbaycan’ı tehdit etmektedir. Demektedir ki “Eğer KKTC’yi tanırsan, KKTC ile direkt uçuş kapısını açarsan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde sana yer vermeyiz. AB’nin yardımlarını hemen durdururuz”.

Önünde sonunda Azerbaycan ile KKTC’nin bağları daha da güçlenecek. Büyük bir olasılıkla Türkiye ve Azerbaycan’ın 1 Nisan’da başlattığı kimlikle dolaşımın içine KKTC de girecek. Arkasından belki de Azerbaycan’ın KKTC’de temsilcilik açması ikinci adım olabilir. Ondan sonra tanınmanın da çözüleceğinden şüphem yok.

‘MISIR İÇİN KURTULUŞUN KAPISI’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerle bir konferans çağrısı var. Bu konferansa KKTC katılırsa ne olur?

Türkiye’nin 2019’da Libya ile imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasından sonra Doğu Akdeniz’de dengeler zaten değişti. Mısır’ın Türkiye’nin kapısını çalacağını önceki konuşmalarımızda söylemiştim, geldi çaldı. Şimdi Mısır resmen Türkiye ile görüşmek istiyor. Çünkü, Yunanistan’a kaptırdığı 15 bin kilometrelik Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB), Kıbrıslı Rumlara kaptırdığı 30 bin kilometrelik MEB’ini geri almak istiyor. Bunun da kapısı Türkiye’de. Çünkü Türkiye ile Libya anlaştıktan sonra EastMed projesi tamamen bozuldu. Borunun döşenmesi Türkiye’nin yetki alanından geçiyor. Türkiye izin verirse bu boru döşenir. Bu sadece doğalgaz hattı değil internet hattı, elektrik kabloları, hiçbiri Türkiye’nin izni olmadan Avrupa’ya gidemez. Mısır’la bu anlaşma yapıldıktan sonra Yunanistan’ın bir ayak oyunu ile yürürlüğe soktuğu Sevilla haritasının da hiçbir geçerliliği kalmayacak. Çünkü Mısır’la olan bu anlaşmalar, Yunanistan’ın tüm maksimalist isteklerine son vermiş olacak.

Mısır’la paralel kim var? İsrail. İsrail de aynı şekilde Türkiye ile anlaşma yapmak zorunda, hiçbir seçeneği yok.

‘SİSİ ABD’DEN KURTULMANIN ADIMLARINI ATIYOR’

Peki Mısır, önümüzdeki dönem GKRY yerine KKTC’yi destekler mi?

Önce tabi KKTC’nin tanınan bir devlet olması lazım. Şu anda Türkiye ile ilişkileri başlatması, Mısır için büyük bir aşama. Sisi hükümeti şu anda CIA’nın bir bölümü tarafından yönetilmekte. Sisi de bundan kurtulmanın adımlarını atıyor. Çünkü zararını görmeye başladı. Türkiye ile birlikte çalışmanın, kendi çıkarlarına ABD ile çalışmaktan daha çok hizmet edeceğinin farkında. Bunun da girişimlerini yapıyor. Kurtuluş kapısı Türkiye’nin elinde. Bu yüzden Mısır belki de beş yıl içinde KKTC ile ilişkilerini çok iyi geliştirecek, Türkiye ile tüm ilişkiler normale döndükten sonra.

TATAR SEÇİLDİ DENGELER DEĞİŞTİ

“Kıbrıs’ta iki devletli çözüm” çağrısı ile Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ın göreve başlaması, ülkede nasıl bir atmosfer yarattı. Eski Cumhurbaşkanı Akıncı’dan sonra neler değişti?

Sayın Ersin Tatar’ın seçilmesi bütün dengeleri değiştirdi. Akıncı döneminde Türkiye ile gerginleşen ilişkiler değişti. Sayın Ersin Tatar önce Türkiye ile ilişkileri hemen düzeltti, geçmişi hatırlattı. Türkiye’nin bizlere verdiği desteği ve KKTC’nin anavatansız asla var olmayacağını hatırlattı. Garantörlüğün değişmeyeceğini, Türk askerinin de uluslararası kurallara uygun olarak adada kalacağını belirtti. Türkiye ile ilişkiler, yatırımlar, projeler, bağlantılar, hepsini geliştirmek için çok güzel adımlar attı. Tatar, 18 Ekim 2020 tarihinde seçilmişti, altı ay evvelki konum tamamen tersyüz oldu. Daha evvel Türkiye’den uzak, Türkiye’den kopuk bir siyaset izlenmeye çalışılıyordu. Ama şimdi, her şeyin Türkiye ile beraber yürütüleceği bir politika oluştu. Zaten Mavi Vatan kavramında KKTC’nin yeri belli, sağlam bir yeri var. 2011’de New York’ta Sayın Erdoğan ve Eroğlu arasında, 2012’de de ekonomi bakanları arasında yapılan deniz yetki alanları anlaşması Mavi Vatan’ı pekiştirdi. İlişkiler aynen bu kapsamın içine girdi.

‘AB VE ABD TÜRKİYE’DEN KORKUYOR’

Tatar’ın seçilmesi dışarıda nasıl yankılandı sizce? ABD’ye, Avrupa’ya giden mesaj ne oldu?

Sayın Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden hiç hoşlanmadılar. Gerek ABD gerek AB, sanırım biraz da İngiltere... İngiltere garantör olduğu için ortada durmaya çalışıyor. Aslında KKTC’nin özellikle Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesi, AB’nin ve ABD’nin Yunanistan’ı kullanarak Doğu Akdeniz’deki petroller üzerinde söz sahibi olmak istemesi ile çok daha net olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin savunma sanayisinde yaşanan gelişmeler, ekonomik yatırımları, nükleer tesislerini kurması, enerjisinin yüzde 14’ünü artık dönüşebilir enerjiden elde etmesi, bunların hepsi korkutuyor AB’yi.

Türkiye ABD’ye, Rusya’ya, AB’ye taleplerini kabul ettirecek. İnanılmaz önemli bir pozisyonda Türkiye.

KKTC Türkiye Mısır