25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye, Meis Adası civarında Navtex ilan etti

Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de oldubittilerle Türkiye’nin haklarını ihlal etmek isterken Türkiye, yayınladığı Navtex’lerle kendisinin bölgede hak sahibi olduğunu, deniz alanlarında faaliyet yürütebileceğini gösteriyor. Tartışmaların odağındaki yer ise 7 kilometre karelik Meis Adası...

Türkiye, Meis Adası civarında Navtex ilan etti
A+ A-

Avuç içi kadar adadan Yunanistan’a hak çıkmaz

Türkiye’nin Antalya açıklarında beş noktada Navtex yayınlaması Yunanistan’da yeniden Meis Adası tartışmalarını alevlendirdi. Yunanistan’da yayın yapan Kathimerini gazetesi Türkiye’nin yayınladığı Navtexlerle Meis Adası’ndaki Yunanistan haklarını görmezden geldiğini ve bu adımın Doğu Akdeniz’deki gerilimle de bağlantılı olduğunu iddia etti.

Meis, Türkiye anakarasına bin 300 metre mesafede bulunan 7 kilometre karelik bir ada. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Meis Adası’nı gerekçe göstererek, deniz yetki alanı sınırlandırmasıyla Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsetmek istiyor. Meis’in yakınlarında bulunan, egemenliği tartışmalı birer müstakil ada olan ve Anadolu’nun doğal uzantısı konumundaki Karaada ve Fener Adası’nı da işgal altında bulunduran Yunanistan’ın bu adımlarının uluslararası hukukta hiçbir dayanağı yok.

HAKKANİYETİ ÇİĞNİYORLAR

Ülkeler arası deniz yetki alanı sınırlandırmaları, ikili anlaşmalarla yapılıyor. İki ülke arasındaki eşit uzaklık ve ortay hat gibi ölçülerin yanında, kıyı uzunluğu da göz önünde bulundurularak deniz alanı ayrılıyor. Bu paylaşım sırasında anakara dışındaki adalar, çoğu zaman esas nokta olarak seçilemiyor. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuk Sözleşmesi’ne göre de bu anlaşmaların “hakkaniyet” ilkesine uygun olması gerekiyor. Doğu Akdeniz’deki en uzun sahil şeridine sahip Türkiye’nin hakları ise Yunanistan tarafından açıkça ihlal ediliyor.

‘ANAKARA BELİRLEYİCİDİR’

Meis Adası üzerinde yürütülen tartışmaları Akdeniz Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli Aydınlık için yorumladı. “Meis Adası Yunanistan’ın ters tarafında, Türkiye’nin karşı kıyısında bulunuyor” diyen Gözügüzelli, şunları söyledi:

“Türkiye’nin Akdeniz’deki kıyılarının iç bükey bir konumu var. Daha önceki örnek olaylara baktığımızda kararı verecek olan Uluslararası Adalet Divanı mutlaka tarafların kıyılarını, genel konfigirasyonunu hesaba katarak bir değerlendirme yapar. Burada özellikle de Yunanistan’ın ortay hat esasını dikkate alarak hiçbir surette ilgili durumları değerlendirmeden bir sınırlandırma çabası içinde bulunduğunu görüyoruz. Oysa ‘Kara denize hakimdir’ hükmü, Uluslararası Adalet Divanı tarafından pek çok kararda alınan bir tutumdur. Anakara her zaman üst konumdadır ve sınırlandırmadaki önceliği kıyı uzunluğu gibi durumlar da dikkate alınarak bir değerlendirme olur ve bu değerlendirme de Türkiye’nin lehinedir.”

MEİS ADASI ETKİSİZDİR

Yunanistan’ın adalar üzerindeki sınırlandırma çabalarında düz esas hat kullandığını hatırlatan Gözügüzelli, bu konudaki ihtilafa dikkat çekti: “Uluslararası Adalet Divanı tarafından kimi durumlarda adalara tam etki, yarım etki, kısmi etki verebilir veya hiç etki vermeme yoluna gidebilir. Adaların büyüklüğü, anakaraya yakınlığı, egemenlik uyuşmazlığına konu olması halinde hiç etkiye sahip olmaması gibi durumlar da olabilir. İran-Katar arasındaki 1969 Halül Adası örneği var. Meis Adası, anakara olan Türkiye’ye çok yakın bir konumdadır ve Uluslararası Adalet Divanı’nın Tunus-Libya davasında verdiği karar gibi hiçbir etki verilmemesi gerekmektedir. Özellikle de coğrafi olarak kapalı bir bölge olan Akdeniz ve Ege’de Meis, olası bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ya da kıta sahanlığı sınırlandırılmasında dikkate alınamayacak durumdadır. Dolayısıyla Meis Adası’nda ne kıta sahanlığı, ne 12 mil karasuyu ne de bir MEB hakkı verilemez.

TÜRKİYE NAVTEX’LERLE MESAJ VERİYOR

“Ters tarafta bulunan adalar, siyasi olarak bağlı bulunduğu devletin anakarasına uzak ve karşı devletin anakarasına yakın adalardır. Bu yüzden Meis Adası ters taraftadır. Bu konum çok önemlidir. Çünkü sınırlandırmada dikkate alınan en önemli konulardan bir tanesidir. Özellikle bu tip adalara bulundukları sahada kendi içerisinde bir çembere alınarak kısa bir karasuları alanı öngörülmesi muhtemeldir. Meis’in Türkiye’ye çok yakın konumda bulunmasından dolayı bunun da çok geniş olamayacağı belirtilebilir. Uluslararası davalarda buna yönelik birçok mahkeme kararı vardır.

“Sınırlandırma esaslarından ortay hat esası, birincil öncelik değildir. Yunanistan’ın ve GKRY’nin ‘Sadece ben ortay hat esasıyla bölge coğrafyasını sınırlandırırım’ tutumu tamamen uluslararası hukuka aykırıdır. Çünkü mahkeme 1969 Kuzey Denizi davalarında beri vermiş olduğu bütün kararlarında ‘eşit uzaklık ilkesini’ veya ‘ortay hat ilkesini’ ilk sırada dikkate alma yoluna gitmemiştir.

“Türkiye bu Navtexlerle kendisinin bölgede hak sahibi olduğunu, deniz alanlarında faaliyet yürütebileceğini gösteriyor. Yunanistan ve GKRY’nin bu safhada yapması gereken bölge ülkeleri arasında ortak akıl yürütmesi ve bölgenin barış ve huzurunu ortadan kaldıracak eylemlerden, sakınmasıdır. Çünkü Türkiye, Akdeniz ve Ege’de mevcut haklarının korunması gerekliliği yönünde net tavrını korumaktadır. Bu anlamda fiili olarak da gerek Navtex yayınlarıyla gerekse de sismik araştırma veya sondaj faaliyetleriyle kendisini göstermektedir.”

Son Dakika Haberleri