22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye nereye gidiyor

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

YENİ DÖNEMİN STRATEJİ VE SİYASETLERİ - 1

Türkiye nereye gidiyor - Resim : 1

İçine girdiğimiz süreci en iyi şöyle tanımlayabiliriz:

Türkiye, Atlantik sisteminden kopuyor ve Avrasya’daki bağımsız konumuna yöneliyor. Böylece 1945 yılında başlayan Atlantik döneminin sonuna gelmiş bulunuyoruz.

ATLANTİK’TE BÖLÜNME VE BORÇ BATAĞI VAR

Atlantik sistemi, özellikle 1980 sonrasında millî devletimiz açısından yıkım getirdi. Atlantik sisteminde kalmak, borca batmak ve bölünmek anlamına geliyordu. Türkiye, toprak bütünlüğünü ancak Atlantik denetiminden kurtularak sağlayabilirdi. Artık bu sistemin içinde üretim ekonomisini inşa şansı da yoktu. Türkiye’nin millî devleti ile işçi ve çiftçisinden sanayici ve tüccarına kadar bütün millî sınıfları, kendilerine Atlantik sistemi dışında bir hayat alanı bulma mecburiyetiyle karşılaştılar.

TÜRKİYE ATLANTİK KAFESİNDEN ÇIKIYOR

Özellikle bölücü terörün ABD tarafından beslenmesi ve desteklenmesi, büyük bir uyanışa neden oldu. En son FETÖ Darbesinin ezilmesiyle Atlantik Gladyosu devlet içinden temizlendi ve geniş halk kitleleri Atlantik denetiminden çıktı. Atlantik entelijansiyasının her gün “aptal”, “cahil”, “lumpen”, “karnını kaşıyan” diye aşağıladığı Türk milleti, zihnindeki Atlantik zincirlerini kırıyor.

Bu süreç, 2014 Mart’ında Silivri duvarını yıkmamızla başladı. Silivri duvarı, Atlantik sisteminin duvarıydı. Türkiye’nin bölünmesi için, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatansever komutanlarının ve Vatan Partisi yönetiminin hapse atılması gerekiyordu. Ne var ki, ABD’nin Kürt Açılımı dediği bölme planı yürümedi.

Türk Ordusu ve Polisi, 24 Temmuz 2015’te başlayan silahlı harekâtla ABD’nin “Kara gücüm” dediği PKK’yı hendeklere gömdü ve 25 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı’yla ABD-İsrail Koridoru’nu yardı.

Türkiye, Atlantik sisteminin güçleriyle dolaylı bir savaşa girdi ve bu savaşta dostlarını da keşfetmeye başladı. Bugün Türkiye + İran + Rusya + Irak + Suriye + Lübnan + Azerbaycan + Katar arasında adım adım oluşan ittifak, Türkiye’nin, Batı Asya’nın ve dünyanın geleceğini belirleyecek önemdedir. Bahreyn ve Umman’dan Mısır’a kadar bölgenin bütün ülkeleri bu ittifakın ufukları içindedir. Bu ittifak, Çin, Hindistan, Pakistan, Orta Asya Cumhuriyetlerinin içinde yer aldığı Avrasya’nın Batı cephesidir.

AVRASYA ZORUNLULUĞU

Türkiye, Avrasyalı oldu bile. Vatan Bütünlüğü ve bağımsızlık Avrasya’da.

ABD’nin silahlandırdığı ve desteklediği Bölücü terörü ve FETÖ terörünü temizleme olanakları, Batı Asya ve Avrasya dayanışmasında.

NATO Gladyosunu temizleme olanağı Avrasya’da.

En büyük ticaret ortaklarımız sırasıyla Çin, Rusya ve Almanya, yani Avrasya ülkeleri.

Enerji güvenliğimiz, Irak, İran, Azerbaycan, Rusya dostluğunda.

Üretim ekonomisini inşa olanakları Avrasya işbirliğinde.

Avrasya’da konumlanmak, Türkiye için zorunlu ve kaçınılmaz.

SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ

Bu süreç, bir dış siyaset değişikliğiyle sınırlı değildir, sistem değişikliğidir.

Atlantik sistemi, emperyalist-kapitalist sistemin hem merkezidir, hem de ağırlığıdır. Özel çıkar sistemi, artık insanlığın sorunlarını çözemiyor.

Avrasya’da ise yeni bir uygarlık yükseliyor: Bağımsız millî devletlerin dayanışma halinde olduğu, halkçı ve kamucu bir uygarlık doğuyor. Bu uygarlığın en büyük değeri, paylaşarak gelişmedir ve eşitliktir. İngiliz, Fransız, Amerikan, Türk, Rus, Çin ve İran devriminin değerleri Avrasya uygarlığındadır.

Avrasya, Millî Demokratik Devrimlerin iklimidir. Türkiye, vatan bütünlüğünü, güvenliğini ve ekonomik gelişmesini bu iklimde sağlayabilir ve sağlayacaktır. Türkiye, Kemalist Devrimini Avrasya’da tamamlayabilir. Bu açıdan Avrasya, Türkiye’nin iki yüzyıllık millî demokratik devrimini kesin sonuca ulaştıracağı ilişkiler ortamıdır.

VATAN PARTİSİ ÖNDERLİĞİ VE MİLLİ HÜKÜMET ZORUNLULUĞU

Avrasya süreci, Vatan Partisi’nin programı yönündedir. Türkiye’de Batı Asya Birliği’ni kurmayı ve Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılmayı programında öngören ve hayata geçiren tek parti, Vatan Partisi’dir.

Süreç, Vatan Partisi’nin ideolojik ve siyasal önderliğinde yürümektedir.

Silivri duvarlarını millet olarak Vatan Partisi önderliğinde yıktık.

Emperyalizmin Ermeni soykırımı dayatmasını Vatan Partisi önderliğinde bozguna uğrattık.

PKK terörüne karşı Vatan Partisi siyasetleri baskın çıktı.

15 Temmuz FETÖ Darbesinin ezilmesinde Vatan Partisi’nin kararlılığı belirleyici oldu.

Komşularımız Rusya, İran ve Suriye ile ve Asya’nın Çin gibi büyük ülkeleriyle ilişkilerimizin düzeltilmesi ve geliştirilmesinde Vatan Partisi’nin katkısı herkesçe biliniyor ve ifade ediliyor.

Üretim Ekonomisini Vatan Partisiyle kurabiliriz.

Avrasya sürecini ancak Vatan Partisi’nin kararlı ve tutarlı önderliğinde Millî Hükümetle kesin sonuca ulaştırabiliriz.

Bu süreç, şöyle de ifade edilebilir:

Vatan Savaşından Millî Hükümete.

YARIN: AVRASYA SÜRECİNDE TEMEL MEVZİLENME