‘Vecihi Hürkuş müzesi en büyük hayalim’
Avukat Bahadır Gürer, 2007'de Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği‘ni kurdu. Amacı Hürkuş'un eserlerini ve ideallerini tanıtmak, sivil havacılığın gelişmesini sağlamak, Vecihi Hürkuş Müzesi kurmak.

Vecihi Hürkuş’un adı son olarak Gaziantep’te 24-27 Eylül’de yapılan Teknofest 2020 açılış konuşmalarında geçti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın havacılıktaki akıbetlerini bilmeyenler bugün İHA teknolojilerini kendimizin yapma çabalarının önemini bilmez‘ ifadesini kullandı. Kapanış tarihinde, 30 kişilik bir grup da, Sivil Havacılık Günü yıldönümü olarak Vecihi Bey’in Kadıköy’deki anıtı önünde anma etkinliği düzenliyordu. Peşine düştük, aman ne olur kimdir Vecihi Hürkuş, ne yaptı, nasıl unutuldu, doğrusu yanlışıyla bize anlatın, okura aktaralım, dedik.
AMACIMIZ ONUN ADINA MÜZE KURMAK
- Sizi tanıyabilir miyiz?
Av. Bahadır Gürer. Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği‘ni 2007’de kurdum, Yönetim Kurulu başkanlığını yapıyorum.
- Derneğin kuruluş amacı nedir?
TVHMD’nin amacı, onun eserlerini ideallerini tanıtmak, sivil havacılığın gelişmesini sağlamak, ilgili kuruluşlarla beraber Vecihi Hürkuş Müzesini kurmaktır.
Uçak projelerini desteklemek Türk ve dünya havacılık tarihine katkı sağlayacak bilgi ve belge oluşturmak, kamuoyuna naklini sağlamaktır. Bu amaçla derneğimizi kurduk.
VECİHİ BEY’İ FOTOĞRAFLA TANIDIM
- Hukukcusunuz ama Vecihi Hürkuş’un izini sürüyorsunuz, adına müze yapılması için uğraşıyorsunuz. Havacılık veya tarih merakınız mı var?
Pilotluğum yoktur. Vecihi Hürkuş hakkında da hiç bilgim yoktu. Anne babamın vefatından sonra bir gün tesadüfen aile fotolarını tararken karşıma çıktı.
- Nasıl oldu?
O sıralar 7 bin kadar foto taradım. Amcam İskenderun‘da yaşıyordu. Fotoğraf makinesi vardı, ondaki fotoğrafları da görmek, taramak istedim. Dizüstü bilgisayarımı aldım İskenderun’a gittim. Eski tip televizyon kutularından birini getirdi, elime bıraktı. Fotoğraf doluydu. Onların çekildiği dönemde fotoğrafların önleri kadar arkaları da çok anlamlıdır. Bu varmış bu yokmuş… Hepsi yazılıdır. İşte bunlar arasında rulo pelür bir kağıt buldum. Bu ne, dedim. Amcam, ‘Bunu sorma!‘ dedi ve anlatmaya başladı: ‘Çocukluğumuzda Kalamış’ta, bizim sokağın ucunda Vecihi bey bir hangar yaptı ve orada uçaklar imal etti!‘ O Vecihi Bey, Vecihi Hürkuş idi…
BU NASIL BİR VEFASIZLIK
- Amcanız pilot ya da havacı oldu mu?
Hayır, amcamın havacılıkla alakası yok, mühendislikle de ilgili değildi. Gümrük komisyoncusu oldu. Ama 70 yaşlarındayken ‘Vecihi Bey‘le ilgili acaba ne var, diyor. İskenderun’da 4 kütüphane var, dördünü de dolaşıyor, hiçbir şey bulamıyor. Ansiklopedilerde de hiçbir şey yok. Bu nasıl bir vefasızlık, diye üzülüyor. O kaygıyla eve gidiyor ve daktilosunun başına geçiyor. Başlıyor hatırladıklarını yazmaya. Kitapta uçakların yapımıyla ilgili her şeyi yazıyor. Daktiloda bunları yazdığı zaman hiçbir bilgi kaynağına da ulaşamıyor. Rulo yapıp fotoların arasına koyuyor. Ben işte bunları buldum, kaydettim. Niyetim bir şekilde bastırıp amcama hediye etmekti.
- Ve kitap haline getirdiniz…
Bunu yaptım, 200 kadar bastırdım amcama gönderdim. Bu çok önemli bir şey, dedim. Böylesi özel bir şeyle karşılaşınca aile resimlerini de unuttum. Kitap içine adres, tel numaraları falan koydum. Ki, birileri etkilensin ve ulaşsın. İsterse ‘Bunlar saçma‘ falan desin. Heyecan içinde bekliyorum. Havacılar içinde tanıdığım kimse de yoktu. Yeşilköy Havacılık Müzesi‘ne gittim. 60-70 kitabı oraya bıraktım. Para falan isteyen yok, merak eden olursa okusun işe yarar belki, dedim. 15-20 gün sonra bir telefon geldi. ‘Ben Vecihi Hürkuş‘un büyük kızıyım, dedi. 1932-33 döneminde Vecihi beyle eşi ayrılmışlar, bu evlilikten olan en büyük kızı Gönül hanımdı arayan. Onu (Vecihi Hürkuş) en çok onu tanıyan, hafızası kuvvetli bir hanımefendiydi. Sorma soruşturma safhası geçti. Gönül hanımı ziyarete gittim, tanıştık. Tanıştıktan sonra işin rengi değişti. Babası için çırpınan bir hanımefendiydi. Elinden gelen bir bir şey yoktu, Moda’da üç katlı bir evde yalnız yaşıyordu. Babası hakkında bilmediği pek çok şey vardı, öğrenmek istiyordu.
ANNE OĞUL GÜVEN İLİŞKİSİ
- İlk size mi başvurmuş? Elindeki belgelerin ve tanıklığın peşine düşen koleksiyoncular da olmuş mudur?
Tabi, Gönül hanımın evine de gazete ve televizyonlardan geliyorlar, fotoları alıyorlar… On fotoğraf veriyor, beşi geri geliyor. Onlar da tab edilmiş fotolar. Yalnız da yaşadığı için gelenlerden bir kişi su istese, herşeyi ortadan kaldırabilir. Ciddi olarak elden çıkan şeyler de olmuş! Bunları koruma altına alalım, dedi. Aramızda bir anne-oğul güven ilişkisi oluştu. Hatta biri ben pilotum diye gelmiş, her şeyi toparlamış sonra ortadan kaybolmuş. Üç yıldır da yokmuş.
- Siz onun da peşine düşmüşsünüzdür…
Telefonla ulaştım, evet. Ben uzaktayım, dönüşte evrakları size getireceğim, dedi. Gerçekten de bir gün yedi poşet içinde Gönül hanımdan aldığı evrakları getirdi. Hani yuvarlak plastik market poşetleri vardır ya, onların içinde. Kurtardım bir kısmını, ama ne verildiği bilinmediği için getirilenleri biliyorum. Mesela, Vecihi bey 1922 ya da 1920’den beri ajandalar tutmuş. Aynı Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk vesikalarını kaydettiği gibi o da şehit olan arkadaşlarını kaybettiğindeki duygularını, isimlerini, sonra uçak çizimlerini hepsini not etmiş. Evrakları geri getiren kişi, 1925’lerin bu kağıtlarını poşete tıkıştırmış. Ben ne bulsam sevinçliyim, ama belli de etmiyorum. ‘Kalanları da istiyorum‘ dedim. Ama en azından onları aldım. Aylarca uğraşarak kendi formlarına dönmesini sağladım.
TARİHİN İZİNİ BULMAK VE KORUMAK
- Koleksiyoncu musunuz?
Hayır ben hukukçuyum. Vecihi Hürkuş, Türk ve dünya havacılık tarihine geçmiş bir insan! Korumamız lazım. O yedi poşetten çıkanları tamamlamak için sahaflar, açık artırmalar dolaştım, bayağı bir zaman, emek ve para harcadım. Hala da uğraşıyorum, ama artık harçlığım yetmiyor.
Kaynağını bulduğum zaman, cennete düştüm sanıyorum! Belgeler fotoğraflar, kitaplar bir şekilde ortaya çıkacak. Tanıklar, Hürkuş’u tanıyanlar, onunla çalışanlar… İyi bir ses kaydı yapayım derdindeydim. İzmir‘e Adana’ya gidip kayıtlar yaptım. Bireysel çabalarla bu işin yürümesi kolay değil. Kurumsal bir yapıya ulaşmalı. Önce bir müze olmalı. Müze için de, ya da müze kuruluncaya dek bir dernek olmalı ki bunlar gözümüzün önünden kaybolmasın, dedik. Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği’ni kurduk. Vecihi Bey‘in 3 kızı onursal üyemiz oldu.
PİLOT DEYİP GEÇMEYİN
- Vecihi Bey’in başlıca özelliği nedir sizce? İlk Türk pilotu? İlk Tük uçağının yapımcısı? Nasıl tanımlamalı?
Vecihi Bey‘i tarif ederken birkaç cümle yetmez. Vecihi bey pilot, ama ne pilotu? Akrobasi pilotu! Savaş pilotu! Test pilotu! Ticari pilot! Öğretmen pilot! Uçakları çizip yapan kişi. Projeleri kendisi yaptı, imal etti, onlarla test uçuşları yaptı. O zaman bu uçakları değerlendirecek kimse de yok! 1923’te yapımına başladığı uçak, askeri uçaktır. O zaman sivil pilot olarak ordudaydı. 28 Ocak 1925’de ilk ve tek uçuşunu yaptı. İzin vermediler. Çünkü kimse sorumluluk almıyordu. Ya ölürse ne olur, endişesi vardı. Bunun için izin veremeyiz, dediler. Uçmak istiyorsan uç denemeni yap, diyorlar.
- Malzemesini nasıl buluyor? Oyuncak değil ki, demir çelik, motor gerek…
Bu uçaklar ahşap ve bez esaslı uçaklar. Aksamı demir değil
- Motor?
Daha önce hava kuvvetlerinde düşen, arızalanan, harap diye depoya atılan uçaklar. Vecihi bey, bu motorları değerlendiriyor. Uçak düşmüş bazı bölümleri kırılmış. Kırılan pistonlar, vs Kadıköy’de tornacılara gidiyor. Yaptırıyor, monte ediyor ve çalışabilir hale getiriyor. Motor kendisinin yaptığı bir şey değil, ama aynı uçakta 4 motor eskiten uçaklar yapıyor.
VECİHİ BEY BİR DERYA
- Hava Kuvvetleri Vecihi beyin değerini bilemedi mi?
Vizyonu herkes tarafından anlaşılamıyor. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında kalifiye eleman çok az. Bir cumhuriyetin oluşması demek, kurumların oluşması demek. Bunalara yönetici olacak insanların sayısı da çok az. Mesela Osmanlı’da bir hava gücü var. Başında bir Alman binbaşı var. Deniz kuvvetlerinde bir İngiliz, Jandarmada Fransız ekolü. Vecihi bey küçük zabit.
- Küçük Zabit karşılığı hangi unvan?
Küçük Zabit daha sonra gedikli, en sonunda da astsubay oldu. O dönemde Küçük Zabitler, erbaş (onbaşı, çavuş, başçavuş) idi ve 6 sene mecburi hizmetleri vardı. Vecihi Bey, Yeşilköy’de makinist mektebinde okuyor ve küçük zabit olarak mezun oluyor. Daha sonra uçak makinisti olarak Bağdat cephesine gönderiliyor. Uçakların onarımıyla ilgilenecekti. Vecihi bey kendi döneminde erbaştır. Altı sene mecburi hizmeti vardır, sonunda terhis olur. 1. Dünya savaşı bittiğinde bütün orduyla birlikte terhis ediliyor, orduyla ilişkisi kalmıyor. Tarih 31 Aralık 1919! Ancak Kurtuluş Savaşında ihtiyaç nedeniyle 1920’de Sivil Pilot kadrosuyla orduya alınıyor. Hiyerarşi gereği de rütbe veriliyor: Yüzbaşı Vecihi Oluyor.
- İlk görev yeri Eskişehir mi?
İstanbul’dan gelen havacılar, Bursa-Eskişehir yoluyla geliyorlar, Konya’da toplanıyorlar ve Afyon’da görevlendiriliyorlar. Osmanlı’dan kalan parçalanmış uçaklar var. Daha sonra Maltepe Tayyare İstasyonu’ndan uçak ve uçak malzemelerini kaçırarak savaşa iştirak etmesi kararlaştırılıyor. Ama uçak kalkamıyor. Vecihi bey ve arkadaşları uçağı kaldırarak Atatürk’ün yanına Anadolu’ya geçiyorlar.
BİR BAŞINA HAVAALANI İŞGAL ETMİŞ
- Kurtuluş Savaşında savaş pilotu mu?
Kurtuluş savaşının ilk uçuşunu yapan Vecihi Hürkuş’tur. Savaşta en çok sorti yapan kişi odur. Son olarak Sakarya, 1’inci ve 2’nci İnönü savaşlarında 40 sorti yapılmış, 20’sini Vecihi bey yapmış. En son savaş uçuşunu da o yapmış. 14 Eylül 1922, İzmir’de düşmanın çekilmesinden sonra bir bölge var, henüz ordu girmemiş. Kızılçulluk denilen hava istasyonuna görevlendiriliyor. Üç uçaktan biri havalanamıyor, biri havalanıp tekrar geri dönüyor. Vecihi bey havalanıyor ve yukardan görüyor ki, o bölgede hazır uçaklar var. Her han bir saldırı bekliyorlar. 3-4 defa turluyor, iniyor. Sonra cebinden tabancasını çıkartıp uçaklara doğru gidiyor. Düşmanla çarpışacak ve uçaklara el koyacak! Bakıyor ki hiç kimse yok. Yunanlılar, yarım saatte uçabilecekleri halde, İngiliz üssüne uçakları olduğu gibi bırakmış ve denizyoluyla kaçmayı tercih etmişler. Hava meydanını o şekilde tek başına işgal ediyor. Havacılıkta son haretkat budur! ‘Ne mutlu ki ilk ve son uçuş şerefi bana aiittir‘ diye yazmıştır.
- İzmir’i de aldık, sonra? Neler yaptı Vecihi bey?
1’inci Dünya Savaşı bitmiş, cumhuriyet kurulmuş. İzmir’de havacılık okulu kuruluyor, Vecihi bey burada öğretmenlik yapıyor. Savaşın etkileri var tabi.. İtalyanların bombardıman uçaklarını İtalyanlar yolcu uçağı haline getiriyor. Roma-İstanbul uçuşları başlıyor. Edirne üzerinde mecburi iniş yapıyor. Pilotlar, makinistler, gelip uçağı hareket edebilir hale getirmek için uğraşıyorlar. Sonunda bu uçak yerinden kalkmaz, diyorlar. O zaman henüz hava kuvvetleri yok. Kuvayi Havaiye Müfettişi Muzaffer Ergüder, öğretmen Vecihi Bey’e ‘Git bir bak işe yarar parça varsa al, getir, kullanmaya çalışırız‘ diyor. Vecihi bey yanına birkaç makinist alıp 10 Haziran’da Edirne’ye gidiyor. Daha önce hiç görmediği bir uçak Türkiye ile ilgili alanlarda kullanılmamış. Vecihi bey ilk kez gördüğü uçakta çalışmaya başlıyor. İtalyanların nisan ayından hazirana kadar hiçbir şey yapamadığı uçakla tecrübe uçuşuna çıkıyor. Ertesi gün de İzmir’e hareket ediyor. 1923 yılının 17 Haziran’ında terk edilmiş İtalyan uçağıyla iniyor. Uçağa Vecihi adını veriyorlar ve yer eğitiminde kullanılıyor.
‘MİLLİ KARARLAR ALINMALI’
‘Vecihi Hürkuş 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı anılarını 1942’de yayınlamış, Kanat Matbaası basmış. İlk uçağı nasıl yaptığını anlatmış. O kitabı tekrar yayına hazırladım. Havacılık tarihindeki çeşitli kaynakları karşılaştırdım. 176 dipnotla anlatan kitabı yayınladım. Havada 1915-1925 adıyla yayınladık.
1932 yılında Türkiye’nin ilk sivil havacılık okulunu, Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni Kalamış’ta açıyor. Okulun talimnamesi var. Bu kitabı tekrar yayına hazırladım. Ana metni olduğu gibi kullandım. Ana maddelerdeki ifadeleri (osmanlı dilinden günümüz Türkçesine evirdim). Vecihi Bey, 1966 yılında bütün deneyimleriyle bir rapor hazırlıyor: Havacılığımız. THY, Hava Kuvvetleri, Sivil Havacılık, vb. ne kadar kurum varsa ana hatlarıyla değerlendiriyor, eksik ve hataların nasıl düzeltilmesi gerekitiğini yazıyor. Kitabı bütün mileltvekillerine gönderiyor. ‘Milli kararlar almak ve bu konuları biliyor olmak gerekir’ diyor.
Bizdeki nüshasının arkasına da şunu yazmış: Ben bu kitabı hava edebiyatı kastiyle yazmadım. Havacılık bağlılığımın feryadıdır.”
DİZİDE VECİHİ BEY’İ TESİSATÇI YAPMIŞLAR
"Vecihi Hürkuş’un hayatını konu alan Hürkuş-Göklerdeki Kahraman filmindeki İstanbul Hava Müdafaasında Fazıl Bey 8 uçakla savaşmıştır. Ama filme bir bakıyoruz, sadece Vecihi Hürkuş var. Elinde iki tabanca! Bunlar ihanet! Vatanım Sensin dizisinde, bize başvurdular. Bu dizide Vecihi Hürkuş’a yer vereceğiz. Böyle bir karakter yarattılar, bakar mısınız, dediler. Baktık, öyle bir karakter yok! 1921’de Vecihi Bey İzmir’e gidiyor. Ara sokaklarda Rum gençlerle ağız dalaşı yapıyor, Vecihi bey canını kurtarmak için bir dükkana kaçıyor. Orası bir taverna! O giriyor, arkasından Rum gençler giriyor. Onlar da Vecihi Bey’i saklıyor. Vecihi bey, ‘Ben de size iyilik yapmak istiyorum, diyor. Rum gençler, Naparsın, diye dalga geçiyorlar. Gidip geliyor, ‘Yunan deposundan telsiz çaldım. Bununla size bir sistem yapacağım. İçerdeki müziği dışarı vereceğim’ diyor. Gerçekte Vecihi bey o sırada Yunanlılarla savaşıyor! Dizide ona telsiz işi yaptırıyorlar. Yayınlandı, her yerde verdim veriştirdim! ‘Bu belgelsel değil ki, bu bir dizi’ diyorlar.
NEDEN 27 EYLÜL SİVİL HAVACILIK GÜNÜ?
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği 2007 yılında kuruldu. Av. Gürer, 13 yılda yapılanları özetledi. “Kadıköy Kızıltoprak’ta Vecihi Hürkuş anıtını yaptırılmasını sağladık. Her yıl her etkinliğimizi o anıtın önünde yaparız. Vecihi beyin 1933 yılında yaptığı sportif bir uçak var. Vecihi 15 Uçağı. Bu uçağın birebir yapılması için teknik bilgi desteği sağladık. O uçaktan sonra Antalya’da Vecihi K6 (İzmir’de yapılan ilk uçak) uçağının yapılmasını sağladık. Pek çok üniversitede konferanslar verdik, söyeşilere katıldık. Havacılık fuarlarına katıldık. Yüksek lisans, doktora çalışmalarında başvurulara yanıt veriyoruz. Akademik bilgilerin doğru olmasına hizmet ediyoruz.
“İzmir’de yaptığı uçak ilk Türk uçağı idi. 1930’da Kadıköy’de yaptığı uçak, 27 Eylül’de ilk uçuşunu yaptı. Tam 90 yıl önce ilk Türk uçağı kendi imal ettiği uçaktır. Türkiye’de sertifika verilmediği için Prag’a götürüldü. Söküldü demiryoluyla taşında. Trenle gittiği Prag’dan uçarak döndü. Tarih Nisan ayı sonunda 1931’di. Vecihi14 tayyaresi Avrupa’da uçan ilk ve tek Türk uçağıdır. Uluslararası sertifikayı alıp Avrupa semalarında uçtuğu için ilk ve tek Türk uçağıdır.
Ayrıca 27 Eylül 1932’de, 88 yıl önce, Vecihi bey ilk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu açtı. Bunun için 27 Eylül çok önemli. 7 Aralık da Dünya Havacılık Örgütleri bir araya gelip Dünya Havacılık Örgütünü kurmuşlardır. Türkiye’nin böyle özel bir günü olması nedeniyle 27 Eylül Türk Sivil Havacılık Günü olmalıdır.”
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.