05 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Aydınlık'a anlattı:Sanayi devrimini ıskaladık Uzay devrimini ıskalamayacağız

Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Aydınlık'a anlattı:Sanayi devrimini ıskaladık Uzay devrimini ıskalamayacağız

Aydınlık TV’ye konuşan Başkan Serdar Hüseyin Yıldırım, uzay çalışmalarının Türk ekonomisine getirisinin çok büyük olacağını söyledi.

A+ A-
SEDA ANIK

Türkiye, 9 Şubat 2021 tarihinde Milli Uzay Programı'nı açıkladı. Aydınlık TV’ye konuşan Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, programın Türkiye’deki uzay sahasında ne kadar birikim varsa, hepsinin görüşleri alınarak, Türkiye’nin ortak birikimi ile çıkarıldığını söyledi. Uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çeken Yıldırım, Rusya, Çin ve ABD ile yakın temasta olunduğunu belirtti. "Ruslarla işbirliği içinde çalışıyoruz. Çin’le de hem Asya Pasifik Uzay Organizasyonları Birliği bünyesindeki işbirliği devam ediyor hem de ayrıca Çin Uzay Ajansı ile görüşüyoruz. ABD ile de sık görüşüyoruz" dedi.

Uzay çalışmalarına ilişkin tüm merak edilenleri Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım'a sorduk…

  • Türkiye'nin uzay çalışmaları ne zaman başladı?

"Türkiye’deki uzay çalışmaları farklı kurumlar bünyesinde 20 seneyi aşkın bir süredir devam ediyor. İhtiyaçlar ölçüsünde her kurum kendi sahasında bir şeyler yapıyordu. Fakat gelişmiş ülkelerde bu faaliyetler bir ajans tarafından koordine edilir ve bu ciddi faydalar sağlar. Türkiye’de de bunun gerekliliği görülmüştü. Uzay Ajansı'nın kuruluş çalışmaları da dört, beş sene evvel başlamıştı. Hatta Meclis'te de bir ara komisyona intikal eden kanun tasarısı da vardı. Ama çeşitli sebeplerle kurulamamıştır. Nihayet 2018’in sonunda sayın Cumhurbaşkanımızın kararnameyi imzalaması ile kuruldu. 2019’un sonunda da bizler atandık ve çalışmaya başladık."

'MİLLİ UZAY PROGRAMI ORTAK BİRİKİMLE HAZIRLANDI'

  • 9 Şubat'ta açıklanan Milli Uzay Programı nasıl ve kimlerle hazırlandı?

"Burası özellikle çok önemli. Bazen bu konu tam anlaşılmıyor. Sanki biz Türkiye Uzay Ajansı’nda oturup 40-50 kişi bu programı hazırladık zannediliyor. Halbuki öyle değil. Çok ciddi bir çalışma ile hazırlandı. Öncelikle geçen süre içerisinde iki hafta süren çalıştaylar yaptık. Aslında benim arzum Türkiye’de bu işte emeği geçmiş herkesi bir çatı altında toplayarak beyin fırtınası şeklinde, serbest kürsü hüviyeti ile herkesin istediğini söyleyebileceği bir ortamda tartışıp oluşturmaktı. Ne yazık ki salgın şartları buna el vermedi. Katılım talebi de çok olduğu için dörde bölmek zorunda kaldık. İki hafta içerisinde farklı günlerde 4-5 oturum şeklinde çalıştayımızı gerçekleştirdik. Buraya katılım üç yüze yakın oldu. Bu Türkiye için çok ciddi bir rakam. Çalıştaylarımız neticesinde ortaya çıkan fikirleri kendilerine göndererek, bu fikirler hakkındaki kendi düşüncelerini iletmelerini istedik, onlar da bize dönüş yaptılar. Türkiye’deki uzay sahasında ne kadar birikim varsa, kim bir şeyler yapmış, taşın üstüne taş koymuşsa, hepsinin görüşlerini alarak, fikirlerini değerlendirerek bir ortak akıl ile, Türkiye’nin ortak birikimi ile bu programı çıkardık. Herkese ulaştık ve fikirlerini aldık, biz bundan çok mutluyuz."

  • Milli Uzay Programı'nın uluslararası platformda etkisi nasıl oldu? Hangi ülkelerle görüşmeler yapıldı?

"Burada iki kategori var. Temasta olduğumuz ülkeleri, ki bunlar 25'e yakın ülke, ikiye ayırabiliriz. Birinci grup uzayda birinci lig dediğimiz, sahada olan, kendini ispat etmiş, uzayda yer almış, çeşitli operasyonları yapmış olan ülkeler. Bunlar bizden bir hayli ilerideler. Bu ülkelerle olan ilişkimiz daha çok onlardaki kabiliyetleri mümkün mertebe ülkemize aktarma şeklinde gerçekleşiyor. İkinci grup ise, bizim gibi, öndeki gruba yetişmeye çalışan, ikinci lig diyebileceğim kategoride olan ülkeler. Bu ülkelerle işbirliği çerçevesinde çalışıyoruz. Aslında daha yakın çalışabiliyoruz, çünkü birbirimize benziyor şartlar. Dolayısıyla birbirimizde var olan kabiliyetleri birleştirdiğimiz zaman daha büyük bir güç elde ederek, çabuk ilerleme fırsatı buluyoruz. Birinci kategoride ABD, Rusya, Çin, Japonya, AB gibi ülkeler var. İkinci kategoride ise Pakistan, Ukrayna, Macaristan, İtalya ve Ortadoğu’daki bazı ülkeler var. Asya’da da ilgi çok fazla."

RUSYA İLE SIKI İŞBİRLİĞİ

  • Yakın zamanda Rusya’dan gelen bir açıklama oldu. Rusya Federal Uzay Ajansı Başkanı Rogozin "Türkiye’nin uzay ile ilgili girişimlerine katılmaktan mutluluk duyuyoruz" dedi. İki ülke arasında uzay alanında çalışmalar hangi aşamada?

"Rusya ile aslında her alanda ilişkilerimiz iyi devam ediyor. Uzay da bundan farklı değil. Biz görev alır almaz, çok kısa zamanda Rusya ile temas ettik. Onların ilgili kurumu Roscosmos ve Başkanı Rogozin ile. Sayın Rusya Büyükelçisi bizi ziyaret etti ve anlaşma taslağını bize sundu. Biz TUA olarak bunu değerlendirmeye aldık ama sadece bizim değerlendirmemiz de yetmez, çok kapsamlı ve önemli bir anlaşma. Dolayısıyla Dışişleri Bakanlığımız, ilgili diğer kurumlarımız, hep beraber anlaşmanın üzerinde çalışıyoruz. Bunu nihai noktaya henüz getirmedik ama yakın bir zamanda getirmeyi umuyoruz. Bu tabi diğer işbirliklerimize engel değil. Astronot konusu olsun, Ay Misyonu olsun, büyük projelerde Rusya’nın ciddi kabiliyetleri var. Rusya gerçekten uzay çalışmalarında en önde gelen ülkelerden birisi. Her türlü alt yapıları ve tecrübeleri var. Bu manada bize çok faydalı olacak çalışmalar yapılabilecek durumda. Bunu biz de görüyoruz onlar da görüyor. Tabi ki onların da bu işten menfaatleri olacak. Kendi teknolojilerini başka bir ülkede tanıtma, kullandırma, bizim coğrafyamızdan istifade etme gibi bir takım avantajlar söz konusu. Nitekim şu anda Türkiye’de yapılan gözlem çalışmalarında Ruslarla işbirliği içinde çalışıyoruz. Antalya’daki Ulusal Gözlem Evi Ruslarla ortak çalışıyor. Rusların uydularını da takip ediyoruz, Rus uzmanlar da o teleskobu kullanıyorlar. Yani biz de gayet ümitliyiz gelecekte daha sıkı bir işbirliği yapabilmek için."

'ASYA PASİFİK UZAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ'NE ÜYEYİZ'

  • Uzay çalışmalarında Çin ile temaslarınız oldu mu?

"Çin’de bizim gayet iyi temaslarımız var. Çin’in başını çektiği bir uluslararası organizasyon da var aslında. Asya Pasifik Uzay İşbirliği Örgütü şeklinde. Biz de buraya üyeyiz. Türkiye’yi TUA temsil ediyor. Pandemi başlamadan önce bir konsey toplantısına ben ülkemizi temsilen katılmıştım. Burada Çin Uzay Ajansı yetkilileri ile de ikili görüşmeler yaptık. Çin’in çok ciddi ilgisi olduğunu biliyorum. Şu anda görüşmelerimizi sanal ortamlarda devam ettiriyoruz. Hem Asya Pasifik Uzay İşbirliği Örgütü bünyesindeki işbirliği devam ediyor hem de ayrıca Çin Uzay Ajansı ile görüşüyoruz."

  • Türkiye’nin uzay çalışmalarında milli teknolojilerin kullanımı hakkında bilgi verebilir misiniz?

"Uzay çalışmalarında ihtiyaç duyulan ne varsa hepsini Türkiye’de yapacağız dersek gerçekçi olmaz. Bunu hiçbir ülke de yapmıyor, yapamıyor. Çünkü çok zor, pahalı işlerden bahsediyoruz. Ülkemizin bütçesi, kabiliyetleri doğrultusunda biz bunu adım adım geliştirmeyi ön görüyoruz. Dolayısıyla en kritik konulardan başlayarak bir millileşme, yerlileşme programı elbette gündemimizde. Bunu öncelikli olarak uydu teknolojilerinde zaten yapıyorduk, ajanstan önce de bu çalışmalar yapılıyordu, şimdi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. İki tane büyük yerli oranında yapılmakta olan, imal edilen uydularımız var. Biri TÜRKSAT-6A haberleşme uydusu biri de İMECE uydusu. Bunlardaki yerlilik oranımızı yüzde 60’lara kadar çıkardık. Bunu 10 sene içerisinde belki 80-85'lere kadar çıkarmayı hedefliyoruz."

  • Peki Türkiye uzay üssünü nereye kuracak?

"Bu çok konuşuldu hatta bir takım spekülasyonlar yapıldı. Ama ben samimi olarak söylüyorum şu an bir ülke belirlenmiş değil. Görüşmelerimiz devam ediyor. Dünyanın her yerinden roket atabilirsiniz, Türkiye’den de fırlatılabilir. Ama dünya ile rekabet etmek istiyorsanız, yani bu işin ticaretini yapmak, başkalarına da fırlatma hizmetleri sunmak istiyorsanız, o zaman mutlaka Ekvator'a çok yakın bir bölgede -her yörüngeye, her şekilde ve ucuz maliyetle fırlatabilmek için- olması lazım. Önünüzün de denize, okyanusa açık olması tercih sebebi. Bu böyle olursa eğer biz dünya ile rekabet edebilecek bir uzay üssü kurabiliriz. Bunun da en güzel örneği Avrupalıların uzay limanı. Bildiğiniz gibi Fransız Guyanası’nda. Koskoca Avrupa kıtasında yer mi yok gidip oradan fırlatma yapıyorlar. Bunun sebebi daha ucuza mal olması, daha emniyetli olması ve her türlü fırlatmanın yapılabiliyor olmasıdır. Biz de böyle bir yer tercih etmek zorundayız."

'UZAYDA İZİ OLMAYANIN DÜNYA'DA SÖZÜ OLMAYACAK'

  • Türkiye’nin kendi uzay misyonun gerçekleştirmesi için yeterli ekonomik gücü var mı?

"Tartışmalara çok fazla müdahil olmak istemiyorum. Aslında hoş da karşılıyorum. Bu konuda bir rahatsızlığım yok. Yeter ki, art niyetli olmasın. Mesela şöyle bir görüş savunanlar oldu: 'Bizim bu kadar ihtiyacımız varken uzay çalışması niye yapılıyor, yapılmasın.' Böyle fikirleri söyleyenler ABD’de de var, Avrupa’da da var. Dünyanın her yerinde var. Bu bir tercihtir. Ama benim kendi bilgim, tecrübem böyle bir şeye kesinlikle müsaade etmiyor. Onun için bir slogan da geliştirdik, 'Uzayda izi olmayanın Dünya'da sözü olmayacak' diye. Buna gerçekten inanıyoruz. Biz ülke olarak eğer gerçekten uzay çalışmalarında yer almazsak gelecekte büyük kayıplara uğrarız. Aynı Sanayi Devrimi'ni ıskalamamız gibi.

"Uzay sektörüne yatırdığınız her lira, üç misli ile dört misli ile geri dönüyor. Bugünden yarına değil ama orta vadede ekonomiye geri dönüyor. Çünkü uzay sektörü de diğer bazı sektörler gibi lokomotif sektör. Uzay sektörünü güçlendirdiğimiz zaman diğer bütün yan sektörler ve sanayi de güçleniyor. Ülke topyekûn olarak yükseliyor ve kalkınıyor. Dolayısıyla bu önemli bir yatırım."

'EN BÜYÜK SIKINTI İNSAN KAYNAĞI'

"En büyük sıkıntımız insan kaynağımızın şu anda çok yeterli olmaması. Tecrübeli insan sayımız bu sektörde az. Bunu geliştirmemiz lazım. Onun için de bir takım düşüncelerimiz var ama kısa vadede yurtdışındaki insanlarımızda ve diğer uyruktaki bilim insanlarından da istifade etmek istiyoruz. Bu şekilde bu darboğazı aşıp 10 yıllık dönemde de, bir 10 bin uzman rakamına ulaşmayı hedefliyoruz."

  • Uzaya bir Türk gönderme hedefiyle ilgili çalışmalar ne durumda?

"İşin bu tarafı daha kolay bizim açımızdan. Çünkü insanlı uçuşlar, ilk 10 senelik programda yok. Bir insanı ilk 10 senede uzaya göndermek hedefini koyamazdık zaten. Gerçekçi olmazdı. Çünkü insan girdiği zaman işin içine riskler çok büyüyor, ihtiyaçlar çok artıyor. Ama bir uzay çalışması yapmak üzere, bir Türk insanını uzaya göndermeyi arzu ediyoruz.

"Burada iki alternatifimiz var fazla alternatifimiz yok aslında. Bu da Rusya ve ABD. Uzay istasyonuna bilimsel çalışma yapmak üzere bir insanı göndermek sadece bu iki ülkede kabiliyet olarak mevcut. Dolayısıyla bu iki ülke ile temas halindeyiz, görüşüyoruz. Üç dört ay içerisinde anlaşmayı yapmış oluruz. Daha sonra da astronot adaylarının seçimine geçilecek. Onlar da kısa sürede halledilip eğitimlere başlanacak. Hedef 2023 yılı içerisinde bir Türk insanının uzaya çıkması, uzayda 400 kilometre irtifada dünyanın çevresinde dolaşmakta olan uzay istasyonuna gitmesi, orada 10-15 gün kalarak Türkiye’deki bilim camiasının ön göreceği bilimsel çalışmaları yapıp geri dönmesi. Misyon bundan ibaret. Yapacağız inşallah."

'HALKIMIZIN BENİMSEYECEĞİ BİR İSİM ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ'

  • Astronot yerine Türkçe isim kullanma hedefi var birde vatandaşlardan da çok sayıda öneri geldi. Dikkatinizi çeken bir öneri oldu mu?

"Yüzlerce belki binlerce öneri var. Takip etmekte dahi zorlanıyoruz. Türk Dil Kurumu Başkanımız beni ziyaret etti bu konu için, konuştuk. Dil çok ciddi bir meseledir. Dil konusu özel bir ilgi saham, Türkçemizle çok uğraştım, uzun yıllar emek verdim, yayınlanmış kitabımda da Türkçe ile ilgili çok makale vardır. Yani bizim bir şeyi beğenmemiz, ya da teklif etmemiz çok bir şey ifade etmez. Onu kullanacak olan halkımızın beğenmesi ve benimsemesi esastır. İstediği kadar güzel bir kelime bulalım eğer halkımız beğenip kullanmazsa bir manası olmaz. Onun için açıkçası ben de merak ediyorum hangisi tutar diye. Ama önemli olan bir iki nokta var. Astronot bir cins isim, kozmonot da öyle. Yani her çeşit, uzaya çıkan insan için kullanılan cins isim. Dolayısıyla burada bir özel isim doğru değil. Göktürk çok güzel bir isim olmakla beraber bir devlet ismidir, ayrıca içinde bir milletin ismi geçiyor. Bu doğru değil mesela. Örneğin 'Çinli Göktürkler' mi diyeceğiz mesela? Bu kelime sadece bizim uzay insanlarımız için kullanılmayacak. Astronotun yerini alacak. Bütün uzaya çıkan dünya milletlerinin insanları kullanacak. Benim iyi anlaşılmasını istediğim konu bunun bir cins isim olma özelliği. Teklif edildi, Alparslan dediler, Fatih dediler, Ali Kuşçu dediler… Olmaz. Çünkü özel isim. Benim şahsen bir teklifim yok."

'GENÇLERE YÖNELİK PROJELER VAR'

  • Türkiye’de astronomi ve uzay bilimlerine ilgi var mı sizce? Üniversitelerde durum nedir? Gençlere yönelik teşvik çalışmaları yapılacak mı? Bu alanda eğitim faaliyetlerinin artırılması söz konusu mu?

"Bu konu önemli. Gençlerimizin bu alana ilgi duydukları hiç şüphe götürmez. Ama gençlerimizin kendi açılarından haklı da olan bir endişeleri de var; iş bulmak. Bir bölümü çok sevse bile eğer o bölümü bitirdiğinde iş bulmanın zor olacağını düşünüyorsa, tercih etmiyor. Bu da haklı bir endişe. Çok disiplinli bir sahadır uzay sahası. Bizim aslında açıkladığımız programın bu kadar heyecan uyandırmasının nedeni de, gençlerimiz bu sahada bir şeyler yapılacağı, bir takım yatırımlar olacağı, kurumlar gelişeceği, özel sektörün bu işe gireceğini gördüğü için, elbette daha çok tercih edeceklerdir. Ve daha parlak gençlerimizin de bu alanları tercih etmesini sağlayabileceğiz. Bizim aslında 15 kadar üniversitemizde ilgili bölümler var. Biz aşağı yukarı hepsi ile görüşüyoruz ajans olarak. YÖK’le de görüştük, bir çok rektörümüzle de ben bizzat görüştüm. Onlar da hem sıkı bir şekilde takip ediyorlar hem de destek vaat ediyorlar. Biz bunları gerçekleştirip adımları attıkça ben inanıyorum ki hem gençlerimizin sayısı hem de yönelenlerin kapasitesi daha yüksek olacak."

Uzay