23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yarım yüzyıldır katili bulunamadı!

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

A+ A-

‘68’ kuşağının devrimci gençlik liderlerinden Taylan Özgür’ün öldürülmesinin üzerinden yarım yüzyıl geçti. ODTÜ öğrencisiydi. Henüz 21 yaşındaydı. İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Genel Kurulu’na katılmak için İstanbul’a gelmişti. Beyazıt Meydanı’nda Marmara Sineması'nın bulunduğu sokakta arkadan vurularak katledildiğinde tarihler 23 Eylül 1969’u gösteriyordu.
Önce Lisan Çakıcı adlı bir polis gözaltına alındı, daha sonra serbest bırakıldı. Emekli Yarbay Talat Turhan’a göre katil, o polis memuru değil, bir üsteğmendi. Kadir Akın adlı bir görgü tanığı ise Taylan'ı bir üsteğmenin değil bir polis komiserinin öldürdüğünü söylüyordu.
Polis ya da üsteğmen, Taylan Özgür Kontrgerilla’nın katlettiği ilk devrimcilerden biridir.

'69 SUBAY BİLDİRİSİ'
O yıllarda devrimci genç subaylara önderlik eden Sarp Kuray, Taylan Özgür'ün öldürülmesinden sonra bir bildiri yayımlamaya karar vermişti. '69 Subay Bildirisi' büyük etki yaptı.
Subay Bildirisi soruşturmasını yürüten askeri savcı, Kuray'a ailesini hatırlatıyor, 'Seni kurtarmak istiyoruz' mesajını veriyor ve ondan ‘bu işin sorumlusu üç isim vermesini’ istiyordu. Kuray savcıya "Size üç isim veriyorum" dedi ve bu isimleri sıraladı: "Bir, Sarp Kuray; iki, Sarp Kuray; üç, Sarp Kuray!"
Bu ifade, Kuray'ın 12 Mart Darbesi öncesi ordudan atılması için yetecekti.

'DEVRİMCİLER ÖLÜR DEVRİMLER SÜRER'

Kuray, hazırlanacak bildiri için kalemi kuvvetli bir subay arıyordu. Eylemci subaylar, edebiyatı kuvvetli ve şiir yazan bir subayı tarif ettiler. O subay Ali Kırca idi!
69 deniz subayı adına yapılan açıklama şöyle:
“Senden yana olanları bir bir vurmaya başladılar yiğit halkım. Önce Vedat’ı öldürdüler alaca karanlıkta. Sonra Mehmet’i vurdular, sonra Taylan’ı. Sonra bir gece bir başka Mehmet, sonra bir gece bir yiğit Battal. Sandılar ki durdururuz ihanet barikatlarıyla bu coşkun seli. Sandılar ki söndürürüz salyalarımızla yanan ateşi.
“Ama yetsin artık bu alçakça katliam, bitsin artık bu zulüm. Sahipsiz bildikleri devrimi, köşe başlarında yok etmeye kalkanların karşısına yeni Mehmet’ler, yeni Vedat’lar, yeni Taylan’lar dikilecektir. Bunu bilsinler, bunu anlasınlar. Meydan boş değildir. Yüreklerimizdeki ateş yeter size.
“Gece yarılarında, alaca karanlıklarda gençliğe sıkılan kurşun gerçekte Mustafa Kemal’e sıkılıyor.
“Mustafa Kemal’in devri bitmiştir. Ama devrimler bitmemiştir. Ve onun geleceğe çizdiği kesin çizgide sürüp gitmektedir.
‘Bütün felaketlere rağmen Türk’ün sesini işittirebileceği kanaatindeyim’ diyen Mustafa Kemal kadar devrimciyiz, milli kurtuluşçuyuz.
“Yüce Türk halkı; senden yana olanları vuranlara, artık dur diyoruz ve devrimci şarkımızı bir kere bin kere daha söylüyoruz.
“Ne değişir?
“İsterse kesilsin devrimcilerin başları birer birer. Oysa bir yasadır bu, mümkünü yok, DEVRİMCİLER ÖLÜR DEVRİMLER SÜRER”.

'VİETNAM KASABI'NIN ARABASINI YAKTI'

6 Ocak 1969 günü ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş, ABD Büyükelçisi Robert Commer’i üniversiteye davet etti. “Vietnam Kasabı” olarak tanınan Commer, kurşun geçirmez camlarla kaplı özel güvenlikli arabasını Rektörlük önüne bırakarak içeriye girdi. Commer'in geliş haberini alan Sinan Cemgil, Hüseyin İnan, Yusuf Arslan ve Taylan Özgür’ün de aralarında bulunduğu binlerce öğrenci Rektörlük önünde toplandı. Eylem sırasında Büyükelçi'nin arabası ters çevrilerek yakıldı.

Yarım yüzyıldır katili bulunamadı! - Resim : 1

Taylan Özgür eylemden sonra tutuklanan 13 öğrenci arasındaydı ve iki ay kadar tutuklu kaldıktan sonra 12 Mart 1969'da tahliye edildi.
O eyleme katılan Taylan Özgür, Sinan Cemgil, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Ulaş Bardakçı’yı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

'DEVRİM'İ O YAZDI

ODTÜ Stadyumu'ndaki büyük "Devrim" yazısını yazan üç öğrenciden birinin Taylan olduğu söylenir. Diğerleri ise Hüseyin İnan ve Alparslan Özdoğan.

Yarım yüzyıldır katili bulunamadı! - Resim : 2

CAN ATAKLI TAYLAN’IN ÖLDÜRÜLMESİNİ ANLATIYOR

Taylan Özgür'ün vurulmasına şahit olan gazeteci Can Ataklı olayı şöyle anlatıyor:
"Annem babamla birlikte Beyazıt tarafından Kapalıçarşı'ya gidecektik. O gün meydan çok kalabalıktı. Çünkü birkaç gün önce, Milli Türk Talebe Birliği'nde yaptığı bomba elinde patlayan Mustafa Bilgi adlı sağcı öğrencinin cenazesi vardı. Bu nedenle Beyazıt Meydanı (O günkü adı Hürriyet Meydanı'ydı) çarşaflı, türbanlı kadınlar ve sakallı cüppeli erkeklerle doluydu. Biz o zaman Marmara Sineması olan binanın girişinde durup uzaktaki kalabalığa bakıyorduk. Tam o sırada önümüzde, otobüs durağında, siyah renkli bir otomobil durdu. İçinden iki üç kişi fırladı, 1.5 metre kadar önümüzde yürüyen iki kişinin üzerine çullandılar. Bunlardan biri zorla otomobile bindirildi. Ama bu kişi otomobilin diğer kapısından çıktı. Arkasından biri ceketinin yakasını tuttu. Ceket ve gömlek yırtılarak gencin üzerinden sıyrıldı. Gencin üzerinde sadece kırmızı bir atlet kaldı. Çarşıkapı yönüne doğru koşmaya başlayan genç, yolu ayıran demir bariyerin üzerinden tam atlayacakken, yine 2 metre kadar önümüzde duran, gri takım elbiseli biri, elinde rulo olarak tuttuğu gazeteyi kenara bıraktı, içinden çıkan silahı kaçan kişiye doğru yöneltti, nişan aldı. Mantar tabancası patlar gibi bir ses çıktı. Kaçan genç yere yığıldı, birileri koşup onu aldılar ve bir jipe bindirip götürdüler.
“Akşam üzeri saat 17.00'de radyo haberlerini dinliyorduk. Spiker 'Bugün Beyazıt Meydanı'nda çıkan silahlı çatışmada Taylan Özgür adlı ODTÜ öğrencisi vurularak öldü. Kurşunun karaciğerine saplandığı bildirilen Taylan Özgür'ün üzerinden iki tabanca çıktı' deyince donup kaldık. Çünkü öldürülen Taylan Özgür'ün üzerinde silah yoktu, çatışma çıkmamıştı, sadece tek el ateş edilmişti. Bu olay ilk kez bir öğrenci liderinin, sokak ortasında, üstelik resmen öldürülmesi Türkiye'nin yakın geleceğini etkileyecek baskı, tehdit döneminin habercisiydi.''

Taylan, 5 bin öğrencinin katıldığı kitlesel bir törenle Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.

DENİZ, TAYLAN'IN YANINA GÖMÜLMEYİ VASİYET ETMİŞTİ

Deniz Geçmiş idam edilmeden önce babası Cemil Gezmiş'e yazdığı mektubunda şu sözlere yer verir:
"Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum.”
Ancak Deniz’in vasiyeti yerine getirilemedi, Deniz, Yusuf ve Hüseyin Karşıyaka Mezarlığı’na gömüldüler.

Taylan%20%C3%96zg%C3%BCr%20en%20sa%C4%9Fda.
Taylan Özgür en sağda.