Türk insanı geleceğini riske etmez
Yale Üniversitesi’nde yürüttüğü kısırlık ve embriyoloji çalışmalarıyla adını ‘Uslu yöntemi’ olarak tüm dünyaya duyuran Bahar Uslu’yla referandumdan bilime ve kadınlara sohbet ettik
Özlem Konur Usta
[email protected]
Kısırlık ve tüp bebekle ilgili tüm dünyanın “Uslu yöntemi” diye kabul ettiği tekniği geliştiren Türk doktor Bahar Uslu, Yale Üniversitesi’nde çalışmalarına devam ediyor. Tüp bebek deyince ilk akla gelen kadın doğumcular. Oysa Uslu, “Halbuki tüp bebeğin neredeyse yüzde sekseni laboratuvarda klinik embriyoloji uzmanı hekimler tarafından yapılır. Sayımızın azlığı ve mutfak kısmında oluşu halkta yanlış kanı uyandırıyor. Hastaların da mutfakta kim var demesi gerek” diyor. Tıbbi histoloji ve embriyoloji uzmanı Bahar Uslu’yla bilim dünyasında kadın olmayı konuştuk. Sohbet Türkiye’nin gündemine gelince referandumla ilgili mesajını da sorduk. Uslu, “Türk insanının sağduyusuna güveniyorum her zaman aklı selim davranmıştır. Hukukun, aklın ve bilimin önüne hiçbir kuvveti geçirmeyecek kararı verecek, geleceğini riske etmeyecektir” dedi.
MENOPOZA KARŞI HAMLE
| Araştırmanızla ilgili bilgi verir misiniz?
Ana konum infertilite (kısırlık) üzerine. Kadın yumurtalığının gerçek potansiyelini bulma peşindeyim. Özellikle kadın yumurtasında yer alan besleyici, granulosa hücrelerinin potansiyeli ve görevleri ile ilgileniyorum. Bu hücrelerin gerektiğinde öldürücü, gerektiğinde besleyici rolü olduğunu keşfettik. Duruma ve çevre şartlarına göre karakter değiştiriyorlar. Son yayınlayacağımız çalışmalarda daha çok karakterini ortaya koyacağım. Bu, bize yumurtalık potansiyeli ve mekanizmaları hakkında çok ilginç çözümler sunacaktır.
Fareler üzerindeki deneylerde, yapılacak tedavinin ya da ilaçların sonuçlarını yumurta hücrelerini ve bu besleyici hücrelerin davranışlarını inceleyerek verilen tedavinin etkinliğini gözlemliyoruz. Doku kültürlerinde bunu bazen boyayarak bazen işaretleyerek bazen de sayarak yapıyoruz. Son yıllara kadar kök hücre potansiyelleri ve granulosa hücrelerinin çevre şartlarına göre farklı davrandığı bilinmiyordu. O yüzden yeni yöntemlere başvurmak zorunlu hale geldi. İşin zorluğu burada başladı çünkü bilim dünyasında yeni bir şeyi kabul ettirmek çok zordur. Klasik ve alışılagelmiş yöntemler tercih edilir. Yeni kuramları oluşturup kullanıcıları ikna etmek ve değerli katkıları almak uzun zaman alıyor.
Klasik tıpta hep kadının kısıtlı üreme kapasitesine sahip olduğu belli bir süreçten sonra asla yeni yumurta yapamayacağı sanılırdı. Biz bunu uzatmaya çalışıyoruz.
| Menopoza karşı bir hamle mi?
Hücrenin ve yumurtalık dokusunun pozitif karakterinin sürdürülebilir olduğuna inanıyorum. Öldürücü negatif karaktere izin verilmediğinde bu sürecin uzatılabileceğinin ilk sinyallerini alıyorum.
KADINLAR GİZLİ TEDAVİ İSTİYORLARDI
| Zorunlu hizmetinizi Van’da yaptınız. Oradaki çalışmalarınızı da anlatır mısınız?
2008 uzmanlık mezunuyum. Van’da zorunlu hizmete gönderilen ilk Tıbbı histoloji ve embriyoloji uzmanıyım. Gidişim gazetelerde haber olmuştu ve çok büyük sevinçle karşılanmıştı. Teknolojik hiçbir imkanın olmadığı bir yerde her şeyin benim gibi tecrübesiz birinden beklenmesi beni panik yapmadı. Hemen hazırlıklara başladım.
Doğunun ilk infertilite androloji laboratuvarını çok büyük hukuki ve finansal zorluklara rağmen kurdum, elemanlar yetiştirdim. Bu benim çok övündüğüm bir konudur. Kadınlar bazen eşlerinden gizli gelip görüşmeye çalışıyorlardı.
O yıllarda bu konuları konuşulması çok zordu. Gittiğimin ilk haftasında benim orada olduğumu duyup kırsal kesimden gelen kara çarşaflı genç bir kadın utana sıkıla odama geldi. Uzun zamandır çocuk sahibi olmayı istediklerini, ailesinden çok büyük baskı gördüğünü, kadın doğum tedavisinden sonuç alamadıklarını bir umut benimle de konuşmak istediğini heyecanla anlattı. Tüp bebek hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Saatlerce onun anlayacağı dilde bilgi verdim, sevinçle vedalaştık. Birkaç gün sonra yüzü gözü bere içinde geldi. Kayınvalidesiyle “Anne benim meğerse çocuğum olabilirmiş, tüp bebek yapabilirmişiz” diye sevincini paylaştığında “vay sen onun bunun çocuğunu mu doğuracaksın” yanıtıyla karşılaşmış. Dayak yemiş. Vazgeçmedi. Kayınvalidesini ve eşini yanıma çağırdım, doğrusunu anlattım. Laboratuvarımız kurulduğunda ilk hastalarımızdan oldular. Sorun eşindeydi. Androlojik tedavinin ardından çocukları oldu.
‘TÜM DİKKATİMİ BİLİME ADADIM’
“Çocuk ve aile kavramlarına çok inanıyor ve destekliyorum. Ancak buna hiç fırsatım olmadı. Dikkatinizi insanlığa ve bilime adamak isterseniz daha çok ve hızlı yol alırsınız. Bu beni çok daha fazla mutlu ediyor. Bilim kadınının maalesef her şeyi bir arada yapabilme sansı az. Karakterim mükemmeliyetçi o yüzden tüm dikkatimi ülkemin insanına ülkemin doğru tanıtımına ve maalesef eksik bilinen ve nadir uzman yetiştiren çok övündüğüm mesleğimi doğru tanıtmaya adadım.”
‘TÜRK OLMAK GURUR VERİCİ’
“Yurt dışında Türk olmanın pratik zeka, pozitif düşünme, dostluk kurma, enerjik olma gibi yanlarını göstermeye bayılıyorum. Türk olmak çok gurur verici. Türk kadınları dışarıdan bakıldığında daha az profesyonel ve realistik, evcimen, insancıl görülüyor. Yaptığımız toplantılarda ve sosyal medyada modern Türk kadınının buluşlarını, seçme ve seçilme hakkını çok erken alışını, THY’deki kadın pilotlarımızı anlatıyorum. Geçen gün parlamenterlerin olduğu bir toplantıda konu Yahudi soykırımına gelice, Einshtein’in Atamızdan yardım istediği mektubu anlattım. Yahudi bilim insanlarının bilim dünyamıza yaptıkları pozitif katkıyı, onların anısına İstanbul Üniversitesi’nde küçük bir müze oluşturduğumuzu aktardım. Yurt dışında insan milliyetçi duygularla fahri elçi gibi oluyor. Atamız özellikle tarihe meraklı öğrenciler tarafından, devrimci bir deha olarak görülüyor. Fikirleri taklit ediliyor. Sanıyorum yakında tüm dünyada devrimci bir ruh gezinmeye başlayacak yakın tarihte ve bu yüzden parlak zekalı, sanatsal bakışa, dürüstlüğe ve cesarete sahip karizmatik ama mütevazi liderlerin dönemi başlıyor.”