Yatanlar, çalışanlara köle olur
Bayram tatili 10 gün oldu. Herkes sevinçte... Bense öfkeliyim. Sanki çok çalışıyoruz da ikide bir tatil yapıyoruz. Bu hükümet halkın bir bölümünü bedava yaşamaya alıştırdı.
Kalanları da dinsel bayramları uzatarak tembelliğe özendiriyor.
Devletler tam bir yarış halinde iken... Üretimi artırmak temel amaç iken... Sen fabrikaları, iş yerlerini kapat, sal tatile insanları.
Tarih gösteriyor: Rahata alışan, çalışmadan yaşamak isteyen halklar; çalışanların köleleri haline gelmişlerdir.
2019 seçimleri için yola çıkan Erdoğan, tembelleri mutlu edip oylarını almak için 4 günü 10 gün yaptı ama bunun cezasını ülke olarak çekeceğiz.
Elin parasıyla elin otelinde keyf çatmak yok.
Üretim düşecek, çalışanlar gevşeyecek, 10 günü 20 gün olarak ekonomi rakamlarına yansımış göreceğiz.
Elbette ki eksi olarak
MEMURLAR EZİLMEYİ HAK EDİYOR
Hükümetle sendikalar arasındaki görüşmelerde, AKP iktidarı, memura yıllık yüzde 3-3 zam önerisinde bulundu. Bu, yıllık yüzde 4,5 zam demek.
Gel gör ki iktidarın kırpıp budayarak küçülttüğü rakamlara göre, enflasyon yüzde 10’un üstünde.
Demek ki memuru enflasyona ezdiren bir hükümetimiz var.
Peki ezilen memur hangi sendikaya üye oluyor?
Kendisini AKP’ye ezdiren Memur-Sen adlı kuruluşa...
Memur Sen, AKP’nin sarı sendikası. Seçimlerde, referandumlarda açık açık AKP için çalışıyor. Ve bu örgüt, hükümetin sadaka gibi düşük zammını memura kabul ettirmekle görevli.
Memur da ona üye oluyor. Bu millet celladına âşık bir topluluğa dönüştü. Koşun Memur-Sen’e... Gönüllü olarak sömürülün.
ADD NEREDE?
Şu an, İstiklal Mahkemeleri üstüne çalışıyorum. Görüyorum ki İstanbul (Der-saadet) fesadın merkezi. Burada Baro Başkanı olan Lütfi Fikri Bey, kurulmuş olan cumhuriyet rejimini beğenmiyor meşrutiyet istiyor. Yani padişahın ve halifenin peşinde koşuyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne suikast fikri de bu fesat başkentinde kurgulanıyor.
Aynı düşmanlık, o günlerden bugünlere aktarıldı. Hedefte de bu devleti kuran Gazi var.
Bu ülkenin ekmeğini yeyip havasını soluyan bazı alçaklar; sözle, yazıyla, eylemle Büyük Atatürk’e saldırıyorlar.
Böyle hainlerin huzurunda el pençe divan duran devlet büyükleri bile var.
Peki bunca saldırı karşısında Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ne yapıyor?
Basını yakından izleyen birisi olarak, ADD’nin tam bir eylemsizlik içinde olduğunu görüyorum. Genel Başkan Tansel Çölaşan hanımefendi kusura bakmasın ama, ADD’yi pasifize etti. Atatürk düşmanı hainlerle biz mücadele ediyoruz, mahkemelere veriliyoruz, süründürülüyoruz ama onlardan ses seda çıkmıyor. Niçin?
Ya kapatın bu dernekleri ya da harekete geçirin?
Yasal protesto hakkınızı kullanmaktan niçin bu kadar çok korkuyorsunuz? Korkuyorsanız da çekilin.
Orada yetişmiş olan gençleri öne çıkartın.
Eğer ADD bugünlerde konuşmayacak ise ne zaman konuşacak?
Atatürk düşmanlarının Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük lokmalar halende yuttuklarını ADD yönetimi göremiyor ise yazık... Görüyorlar da böyle davranıyorlarsa daha da yazık...
TEŞEKKÜRLER SAYIN BAŞBAKAN
Geçen gün konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Türk diline sahip çıkarak önemli bir mesaj verdi. Bir milletin iki temel değeri olduğunu, bunlardan birisinin vatan, diğerinin dili olduğunun altını çizdi. Gençleri, özellikle sosyal iletişim ağlarında bozuk Türkçe kullanmamaya çağırdı.
Çok önemli ve doğru bir uyarı. Bir milleti millet yapan, onun dilidir. Dilini yitiren milletler, başka milletlere yem olup gidiyor.
Sayın Başbakan’dan bu tür uyarıları sürdürmesini bekliyoruz. Bu konunun Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla bir seferberliğe çevrilmesinde yarar var.