Yolsuzluk iddiaları açığa çıkarılmalı!
Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, 31 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından sadece bir kısmı kamuoyunun gündemine gelen ve bu sayede farkında olunan, büyükşehir belediyelerindeki ağır yolsuzluk, kayırma, görevi kötüye kullanma ve haksız zenginleşme iddiaları son derecede vahim ne yazık ki.
Artık biliyor ve görüyoruz ki ortaya çıkan-çıkarılan bu yolsuzluk-kayırma iddiaları esasen sadece buzdağının görünen yüzüdür.
Buna rağmen iktidar, büyük bir hazımsızlıkla, halkın iradesiyle seçilen belediyelerin icraatlarını sabote etmek amacıyla, akla ziyan-hasmane ve nafile işlere tevessül edecek gibi görünüyor.
Millet iradesi söyleminin sözde kaldığı, özde ise partizanca ve keyfi karar ve uygulamaların başlatılacağının işaretlerini veriyor.
İşte, Ticaret Bakanlığı’nca, imkân ve kaynaklarının yandaşlara hortumlandığı iddia olan Belediye şirketlerine atama yetkisinin engellemek istendiğine dair medyaya yansıyan haberler bunun ilk örneği gibi adeta. Yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yıllardır belediyelerin yetki ve sorumluluğunda olan Kentsel Dönüşüm Yönetmeliğinin ”Uygulama Alanları” tanımını değiştirerek benzer bir adım daha atması da başka bir gösterge.
Belediyelerde yıllardır yandaşlar ve cemaatlere adeta hortumlandığı anlaşılan halkın parasının, hesabının sorulması işte bu nedenle çok daha önem kazanıyor.
Ankara ve İstanbul’da yeni belediye ihalelerinin kamuoyuna açık yapılması ve naklen yayınlanması gibi uygulamalar, kamu harcamalarının şeffaflık-yerindelik ve dürüstlük içinde gerçekleştirildiğinin denetlenmesi için, doğru bir adım olarak atılmıştır kuşkusuz ki. Ama yetmez.
Geçmişte de birkaç kez yazdığımız ve önerdiğimiz gibi, kesinlikle ve öncelikle haramzadelerin "tüyü bitmemiş yetimin de hakkı olan" kamu kaynaklarından ve belediyelerden, hazineden, rüşvet-yolsuzluk-kayırma ve suistimal gibi türlü yöntemlerle çalınan ve mal edinilen haksız kazanç ve servetlerinin-hukuk içinde kalınmak kaydıyla-mutlaka ama mutlaka hesabının sorulması gerekir.
Bunun için belediyelerde öncelikle, özel yetkili bir idari soruşturma-denetim ve araştırma birimi kurulmalıdır. Bunu takiben hızlı ve tarafsız yargılama yapabilecek "Yolsuzluk Mahkemeleri" ihdas edilebilmesi için, TBMM ve kamuoyuna çağrı yapılmalıdır.
Yolsuzluk, tanık ve faillerinden gelebilecek itiraf ve ihbarları sağlıklı biçimde değerlendirmek üzere geniş yetki ve imkânları içeren yeni ve kapsamlı bir "itiraf-af ve ödül yasası veya mekanizması” devreye sokulmalıdır.
Günü gelmiştir. Yani hesap sorma vakti, en azından belediyelerde gelmiştir. Bu işleri yapacak deneyim, birikim, bilgiye sahip çok sayıda nitelikli uzman, müfettiş-bankacı ve hukukçulardan oluşan ve gönüllü olarak sorumluluk üstlenmeye hazır ve güvenilir insan ve eleman kaynağımız da mevcuttur.
İş ki, buna imkân ve destek verecek ve önünü açacak bir belediye yönetimi iradesinin, kararlılığı ve niyeti olsun!