Dünden Bugüne Kıbrıs: Bir Adadan Öte Bir Dava-2
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Amfibi Deniz Piyade Alayı Komutanı olarak görev yapan emekli Deniz Albay Neş’et İkiz, çıkarma harekâtını her boyutuyla inceledi ve Aydınlık için yazdı.
BARIŞ HAREKÂTI’NA HAZIRLIK
1968 yılında deniz çıkarması için gerekli araçları üretmek için kolları sıvadık. Kısa sürede çağdaş askerliğin simgeleri olan inanç-moral-fiziki kondisyon ve gerekli eğitimlerde zirveye ulaştık. Sivil, asker; tüm çevrenin büyük bir ilgi ve sempatisine mazhar olduk
Levent “Deniz Piyade” sınıfının kuruluşu ilk Türk Amirali Çaka Beyle, 1090 yılında başlar. İngiliz Deniz Piyadelerini, York Dükü 1864 yılında kurmuş olup; Amerikan Deniz Piyadeleri ise, 1777 yılında kurulmuştur. İlk Levent sınıfı Roma İmparatorluğu Deniz Kuvvetlerinde görev yapmıştır. Bu hatırlatmadan sonra Kıbrıs tarihine bir göz atalım:
1963 KANLI NOEL
1963 yılında Kıbrıs’ta yaşanan olaylar. ABD Başkanı Johnson’un 5 Haziran 1964 tarihli mektubu ve 1967 Olayları…
1963 yılında kış aylarında, İskenderun limanını dolduran savaş gemilerimiz, deniz nakliyata ait şilepler, araba vapurları ve elde bulunan çıkarma gemi ve araçlarında çok güç günler yaşamıştık… Henüz bir deniz aşırı harekât için yeterli ve hazır değildik…
1962-1963 ders yılında, Amerikan Deniz Piyadeleri ile, Quantico Virginia Junior okulunda bulunmuştum. Bilahare, İskenderun’a tayinim çıkmıştı. 6 adet nakliye uçağımız, 6 adet de helikopterimiz vardı. Paraşüt olanaklarımız dahi sınırlı idi. Yani Kıbrıs’taki olaylar, sivil-asker tüm ilgilileri üzüyordu. Türk kamuoyunun Kıbrıs’a ve Kıbrıs Türklerine olan ilgisi zirvede idi…
1960 yılında Harp Filosunda emir subaylığı görevini yaptığım Tümamiral Necdet Uran, 1961-1968 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanı yarı milli olanaklarımız içinde çağdaş bir çıkarma filosu ile amfibi alay için çok büyük bir mücadele verdi. “Deniz’in piyadesi mi olur?” Bu görüşe sahip birçok karacı silah arkadaşımız mevcuttu ve konuya soğuktular. Amerikan yardım heyeti de LCT ve LCU isteklerimize olumlu bakmıyordu.
İdealist bir makine subayı olan; Dz. Makine Kurmay Albay Vedii Bilget, tank motorundan LCT imalini gerçekleştirdi. Tekneler denize indirilirken; ustalar kurban kesimi ısrarla istemişlerdi. Konu ile ilgili tahsisat bitmişti. Vedii Albay bilahare kurban kesimini cebinden ödeyerek istekleri yerine getirdi.
Foça bölgesinin çıkarma birlikleri komutanlığına tahsisi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural tarafından; Dz K.K Kurmay Başkanı Koramiral Kemal Kayacan’ın isteği üzerine yapılmıştır.
30 Ağustos 1968’de TCG Alp Aslan muhribindeki ikinci komutanlık görevim sona eriyordu. Donanma Komutanımız Koramiral Kemal Kayacan beni makamına çağırdı ve “Ülkemizin çıkarları gerektiğinde deniz aşırı harekât yapacak birliklere ihtiyaç duyulabilir. Bu nedenle, bu konuda sana görev vermeyi düşünüyorum” diyerek görüşümü sordu. Bu kuruluş benim için bir idealdi. “Şeref duyarım” diyerek bu görevi büyük bir sevgi ve coşkuyla kabul ettim.
Bu konulardaki detayları; kitaplarım; “Bir Adam, Bir Dava, Bir Savaş” adlı Alfa Yayınları’ndan çıkan kitabımda ve “Hep Yaşayan Anılar” Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kültür Yayınlarında belirttiğim için, özetle geçiyorum.
GÖLCÜKTEKİ KURULUŞ
Porsun okulunda yer yataklarında yan yana yatmakta olan evlad-ı vatanlarla 1 Eylül 1968 tarihinde 1. Amfibi Deniz Piyade Taburunun kuruluşuna başladık. Ertesi gün karyolalar, sonraki günde örnek bir karavana ile göreve devam ettik. Büyük bir sevgi ve şevkle içtenlikle yapılan görevler azizdir. Ordu evinin altındaki Amerikan Üssü boşalınca oraya geçtik. Üssü eski mükemmel haline getirdik.
Her şeyiyle seçkin bir deniz piyade subayı olan, Dz. P. Üstğm. Yıldı Yoru’nun çizdiği bir çıkarma resmi altında şu satırlar; birliğimizin şeref köşesini dolduruyordu: “Dünya’da hiçbir meslekte eğitimsiz askerle, muharebe meydanında olmanın güçlüğü yoktur.” Bu söz ünlü General Mc Artur’undur.
Çağdaş askerliğin simgeleri olan inanç-moral-fiziki kondisyon ve gerekli eğitimlerde zirveye ulaştık. Sivil, asker; tüm çevrenin büyük bir ilgi ve sempatisine mazhar olduk.
GÖLCÜK 1969 1. AMFİBİ DENİZ PİYADE TABURU KURULUŞU
Birliğimizde Amerikalıların kullandığı misafirhanede; uzun bir süre kalmakta olan bordo bereli bir Amerikalı yüzbaşı ile çay saatinde oturuyorduk. Eğitimden marşlarla büyük bir coşku ve şevkle dönmekte olan birliklerimiz; beni ve misafirimi selamlayarak geçtiler. Bordo bereli yüzbaşı bana görüşünü şöyle ifade ediyordu:
“Kumandan, ben en seçkin bir Amerikan birliğinde görevliydim. İnanınız bu şevk ve ruh bizde yok. Sizi içtenlikle kutlarım” diyerek, büyük bir saygı ve içtenlikle elimi sıkarak, beni kucakladı. Genç piyade subay ve astsubayları ile ilgili kurslar görüp, birliğimizde görev yapan denizci subay ve astsubaylarımız seçkin örnek askerlerdi.
YIL 1971
Dz. K.K. Oramiral Celal Eyiceoğlu ve Denetim Heyeti her aşaması ile, örnek bir hale gelmiş birliğimize aniden geldiler. Ramazan günüydü, eski kiliseyi cami olarak kullanıyorduk. Oruç tutmak isteyen, teravih namazlarını kılmayı arzulayan personelimiz vardı. Laik bir Türkiye’de inançlar benim için hep kutsaldı. Dikkatli bir şekilde bunu, karargâh komutanı ile uygulamaya çalışıyorduk.
Komutan cami olarak ayrılmış kısmı görünce “Burayı kapat” dediler. Birliğimizden ayrılırken de “Bu genç deniz piyade subaylarının geleceği ne olacak?” diye sordular. “Bütün çağdaş ordularda ne ise, bizde de o olacaktır” diye cevap vermeye çalıştım. “Senin hiçbir şeyden haberin yok” diyerek birliğimizden ayrıldılar. Benim de 17 Eylül 1971 tarihinde İstanbul Boğazı Rumeli Feneri 3. Top Tabur Komutanlığına tayinim çıktı.
Bir doğa cenneti olan yörede her şeyi örnek hale getirmeye çalıştık. Garipçe’de çevredeki okullar ve orman ilgilileriyle örnek bir işbirliği oluşturduk. Atış ve tatbikatlarda başarılar kazandık.
YIL 1973
Oramiral Kemal Kayacan, Kuvvet Komutanı olunca derhal Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler’i ziyaret ederek, Amfibi birliklerin yeniden kuruluşu için onay aldı. Benim de 9 Ağustos 1973 tarihinde 2. Amfibi Deniz Piyade Taburunu kurmak üzere Gölcüğe tayinim çıktı. Çok kısa zamanda yine büyük bir şevk ve inançla örnek bir birlik oluşturduk. İlk kurmuş olduğum 1. Amfibi Dz. P. Taburu, Mersin’deki gemi ve kıyı tesislerinde kalıyordu.
YIL 1974
1974 Ocak ayında İskenderun’a intikalimiz istendi. 2. Amfibi Dz. P. Tb. Komutanlığı da uhdemde olmak üzere, Amfibi Dz. P. Alay Komutanlığına atandım. İskenderun Er Eğitim Merkezinde tahsis edilen binalara yine örnek bir şekilde yerleştik. Eğitimlerimize hız verdik.
MERSİN’E İNTİKAL İÇİN HAZIRLIK
Çıkarma Birlikleri Komutanımız Tuğamiral Emin Göksan beni arayarak “Mersin’de derhal hareket için hazır olunuz” emrini veriyor. Sayısız çıkarma tatbikatlarına tanık olmuş İskenderun’un Gülcihan plajlarına, intikalimizi planlıyoruz. 17 Temmuz 1974 gecesi emrimize verilmiş çıkarma gemilerine birliğimizi yüklüyoruz. Refakat gemileri öncülüğünde, derhal Mersin’e hareket ediyoruz. Mersin’e varışımızda liman, şehir ve çıkarma birlikleri komutanlığındaki olağanüstü durum tümüyle dikkatimi çekiyor.
18 Temmuz Perşembe gecesi Mersin’deki çıkarma birlikleri komutanlığı brifing salonunda toplanıyoruz. Çıkarma birlikleri komodoru seçkin bir asker olan Dz. Güverte Kurmay Albay Ahmet Özön ile yeni bir çıkarma plajı seçimi için çalışıyoruz.
Çıkarmaya uygun plajlar ve yaklaşım yolları daima mayın ve engellere kirletilir. Tahkim edilmiş kıyılarda, savunma düzenleri özenle alınır. Boğazköy-Magosa akademik çıkarma plajları daha önce düşünülmüş plajlardandı.
Biz bu nedenlerle bir çıkarmanın hiçbir zaman düşünülmediği “Pladini Levent (Yavuz)” çıkarma plajını düşündük. Koya giren araçlar, dik ve yatay artışlara karşı kapalı idi. İlgili komutanlara arz ettik. Onlarda görüşümüzü onayladılar.
KARŞI TARAF
1963 yılından beri bir türlü yapılamayan bir Türk çıkarması tüm ada Rumları ve ilgili Yunanlılar üzerinde şu görüş ve inancı adeta perçinlemişti: “Türkler bir çıkarma yapamazlar. Teşebbüs bile etseler, Kıbrıs’a çıkamazlar. Çıkabilenler de olsa, biz onları yok ederiz.”
Concept Uygulama: “Bir düşman kıyısına hücum edenin miktarının; “Bir savunana karşı üç” olmasıdır.
Amfibi harekât doktrininde, yanıltma, aldatma vardır. Bundan amaç; düşmanın kuvvet ve olanak ve dikkatini çıkarma plajının dışındaki plaj veya plajlara çekebilmektir. Ancak, sahte konvoyun uygulanışı sırasında, düşman üzerinde her şeyi ile gerçek bir çıkarma izlenimi yaratılması zorunludur.
Planlama dolayısıyla Mersin’e gelmiş bulunan Deniz Kuvvetleri Harekât Dairesi Başkanı Tümamiral Nejat Tümer’e bu isteğimi ısrarla belirtiyorum. “Elimizdeki olanaklar şu anda buna elvermiyor” diyen Amiralimize, bunun hayati önemini ısrarla yeniden arza çalışıyorum. Israrım üzerine eldeki imkânlarla bu isteğim uygulanıyor. Sahte Konvoy Komutanı olarak da Mersin Merkez Komutanı Deniz Güverte Albay Ergun Dinçer seçiliyor.
DEVAM EDECEK
'Dünden bugüne Kıbrıs: Bir Ada'dan öte dava-1' yazısına ulaşmak için tıklayınız....