Süper Lig'de en zor sezon başlıyor: Köprüden önceki son çıkış!
Süper Lig'de yeni sezon Kovid-19 pandemisinin sebep olduğu olağanüstü koşullar altında, bu akşam oynanacak Çaykur Rizespor-Fenerbahçe maçıyla perdelerini açıyor. Kulüpler bir yandan günü kurtarmaya çalışırken, Türk futbolunda alarm zilleri 'üretim' ihtiyacı için çalıyor.
Futbolseverlerin merakla beklediği 2020-2021 sezonu başlıyor. Süper Lig tarihinde bir sezon ilk kez 21 takımla oynanacak. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin etkisini sürdürmesi nedeniyle tribünler en az 4 ay daha boş kalacak. Türk futbolunun "vitrin"inde 63'üncü sezonun başlangıç düdüğü, bu akşam saat 20.00'de Çaykur Rizespor-Fenerbahçe maçında çalacak.
YENİ SEZONA BAŞLARKEN...
2020-2021 sezonu, Türk futbolu için normal bir futbol döneminden çok daha fazlasını ifade ediyor. Kulüplerin önünde görmezden gelinemeyecek maddi problemler var. Geçen sezon öncesinde yükselen döviz kurundan gelen "alarm" sesine yeterince kulak verilmedi. Kovid-19 pandemisinin sebep olduğu gelir kayıpları ise kulüplerimizin adeta duvara toslamasına yol açtı.
Birçok Süper Lig kulübü denizi bitirdi, değirmenin dönmeyeceği belliyken yıllar boyu "taşıma su" için borçlanıldı, menajerler ihya edildi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) özellikle dört büyükler olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un kontrolden çıkan borçları karşısında "Harcama Limitleri" uygulamasını devreye soktu. Her kulüp için ayrı ayrı belirlenen limitler çokça tartışılsa da, TFF'nin bizzat devreye girerek harcamalara bir sınır çekme ihtiyacı hissetmesi bile durumun vehametini ortaya koyuyor.
HALININ ALTINA SÜPÜRMEK ÇARE DEĞİL
TFF Başkanı Nihat Özdemir, kulüplerin ekonomik durumu ve "Harcama Limitleri" hakkında 15 Ağustos 2019 tarihinde Anadolu Ajansı'na verdiği söyleşide, "Borçlar hızla tırmandı, 'Takımlarımızın 10 milyar lira toplam borcu var' sözleri konuşulurken bir anda bunun 14 milyar liraya çıktığını gördük. Ayrıca bu borcun yüzde 80'i dört kulübe ait. Bir facia da orada. Avrupa'da boy gösteren, iddialı olan dört takımımızın borçları kulüplerimizin toplam borcu olan 14 milyarın neredeyse yüzde 80'i" demişti.
Bu demeçten sadece 6 ay sonra Kovid-19 salgını patladı. Kulüplerin sezonluk gelirleri sekteye uğradı ve gerçekleri halının altına süpürmek imkansız hale geldi.
GÜNÜ KURTARMAKTAN ÖTESİ
TFF'nin 2020'nin başında uygulamaya başladığı Harcama Limitleri de esasında kulüplerin içinde bulunduğu borç batağını tam olarak gözler önüne seremiyor. Öyle ki, 2020-2021 sezonu için en "limitsiz" kulüp olarak görülen Galatasaray'ın başkanı Mustafa Cengiz; bundan tam bir ay önce sarı-kırmızılı kulübün bir sponsorluk anlaşmasına imza attığı törenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Biz de rahat değiliz. O bizim bütçemiz. Biz onun içinden 40-50 milyon lira harcayabiliriz. Ben onu anlamsız harcayamam. Borçsuzluk alıp, lisans alabilmek için sabah akşam mücadele ediyoruz. Futbolculara milyon avrolar ödeyecek halim yok" ifadelerini kullandı.
FENER OL, BIRAKMAM SENİ, TARAFTARIN KUMBARASI...
Son yıllarda özellikle 4 büyük kulüpte göreve gelen yönetimlerin çılgınlık derecesine varan transferleri ve futbolu yap-boz oyununa indirgeyen sabırsızlıkları, sıcak para ihtiyacını gündeme getirdi. Harcanan olağanüstü paraların sportif karşılığı gelmeyince, dağ gibi biriken borçların bir kısmı için çare taraftarın kumbarası oldu.
Fenerbahçe, Ali Koç başkan seçildikten 10 ay sonra, 2019'un ilkbaharında "Fener Ol" ile taraftarının karşısına çıktı. Beşiktaş ise Ahmet Nur Çebi'nin başkanlık koltuğuna oturmasının üstünden 8 ay geçmişken bu yılın yaz aylarında "Bırakmam Seni" ile çözüm aradı. Galatasaray da henüz günler önce, "orta saha transferi için" taraftarlarını GS Store'dan ürün alarak kulübe katkı yapmaya davet etti.
Beşiktaş'ın "Bırakmam Seni" aracılığı ile iki ayda elde ettiği 150 milyon lirayı aşkın gelirin, kulübün sadece nefeslenmesine yetebildiğini anekdot olarak eklersek, borçların nasıl bir boyutta olduğunu daha somut biçimde izah edebiliriz.
ÇÖZÜM: ALTYAPILARDA BİLİMSEL METOT
Türk futbol kulüplerinin geldiği noktada "altyapı" ve "üretim"in ihtiva ettiği anlam, yöneticilerin satır aralarındaki romantik dileklerinden çok daha fazlası olmalı. Kulüpler orta ve uzun vadede çıkış yolu bulmak istiyorsa, derhal bilimsel metotlarla işe koyulmalı. Futbolun 2+2'sine sırt çevirmek, geri dönülmez bir felakete yol açmadan oyuncu yetiştirmenin önemi idrak edilmeli.
TFF'nin öncülük etmesi şartıyla kulüplerin altyapı konusunda yapması gerekenler için şöyle bir listeden bahsedebiliriz:
- 1- TFF, kulüplere ödediği primlerin, oranı kulüplerle istişare edildikten sonra belirlenecek bir kısmının altyapıya kaynak olarak ayrılmasını şart koşmalı. Bu kurala uymayan kulüplere yaptırım getirilmeli. Kaynak aktarımı konusunda gerekli denetlemeler yapılmalı.
- 2- TFF, özellikle sosyal medya aracılığıyla futbolcu yetiştirmenin ve üretimin önemine vurgu yapan etkili paylaşımlarda bulunmalı. Transferlerin büyüsü ile sadece bugüne odaklanan taraftar kültürünün değişimine öncülük edilmeli.
- 3- Federasyon, altyapı konusunda koyduğu başarı kıstasları doğrultusunda kulüpleri ödüllendirmeli. Söz konusu sezon itibarıyla altyapıdan yetişen ya da başka bir kulüpten transfer edilse dahi belirli bir yaş sınırının altında olan yerli futbolcuların forma giydiği dakika, attığı gol ve gol pası üzerinden kulüplere para ödülü verilmeli.
- 4- Kulüpler, altyapılarını bilimsel yöntemler temelinde kurmalı. Altyapı teknik direktörlerine antrenman metotları ve insan ilişkileri konusunda eğitim verilmeli. Genç futbolcu adaylarının psikolojik gelişimine özen gösterilmeli. Oyuncular, "Ya okul ya futbol" ikileminden bir an önce kurtarılmalı. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile eş güdüm sağlanmalı.
- 5- Kulüpler ve TFF, altyapıdan yetişen potansiyel sahibi genç yeteneklerin saman alevi gibi parlayıp kaybolmasını önleyecek tedbirler almalı. Gençlerimizin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" sözünü tam bir şiar olarak benimsediği bir spor kültürü yaratılmalı. Son model arabasıyla antrenman sahasına girip fotoğraf çektirerek bir iş başardığını sanan yozlaşmış futbolcu anlayışının önüne geçilmeli. Bu konuda ilgili bakanlıklarla ortak projeler üretilmeli.
DÖRT BÜYÜKLERİN BORÇLARI
TÜRK futbolunun çınarlarının borçları her geçen yıl artıyor. Rakamlar endişe verici boyutlarda.
Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Kaan Kançal, 20 Haziran 2020 tarihinde yapılan divan toplantısında mali durum hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Kançal, 31 Mart 2020 itibarıyla kulübün konsolide net borcunun 1 milyar 656 milyon TL olduğu açıkladı. Kaan Kançal, bu yılın ilk üç ayında 33.8 milyon TL gelire karşın 103.4 milyon TL giderlerinin olduğunu ifade etti.
TURGAY KIRAN AYDINLIK ARACILIĞIYLA TEPKİ VERMİŞTİ
19 Ağustos 2020'de gazetemiz Aydınlık'a röportaj veren eski Galatasaray yöneticisi Turgay Kıran ise sarı-kırmızılı yönetimin bazı borçları derneğe ait gösterdiğini ve mali tablonun görünenden çok daha kötü olduğunu savunmuştu.
***Beşiktaş'ın 2020 yılı 2'nci olağan divan kurulu toplantısında konuşan divan kurulu başkanı Feyyaz Tuncel, kulübün toplam borcunun 3 milyar 301 milyon 792 bin 992 lira olduğunu belirtti ve ekledi: "Borçlar hepimizi tedirgin etmeye devam ediyor."
DÖVİZ VE KOVID-19 ETKİSİ
Fenerbahçe Futbol AŞ'den bu yılın ağustos ayında Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) gönderilen açıklamada, şirketin borcunun 2 milyar 892 milyon liraya yükseldiği belirtildi.
Son dönemde altyapıya yönelen ve Okay Yokuşlu ile Yusuf Yazıcı gibi oyuncularının satışından yaklaşık 25 milyon avro gelir elde eden Trabzonspor ise mali yapısını bir nebze düzeltmiş durumda.
Bununla birlikte döviz kurundaki artış ve Kovid-19 salgını Trabzonspor'u da etkiledi. Temmuz ayında Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) açıklamada bulunan bordo-mavililerde toplam borç 1 milyar 184 milyon lira.
GEÇMİŞE DEĞİL POTANSİYELE YATIRIM!
SÜPER Lig kulüplerinin transfer politikasında da köklü bir değişime gitmeleri gerekiyor. Yaşları ekseriyetle 30-35 arasında değişen ve geçmişte başardıklarıyla "yıldız" payesini alan şöhretlere bugünün şartlarında milyonlarca avro harcamak kulüplerin yakın geleceğini ateşin içine atmakla eş değer.
FALCAO VE SÖRLOTH
Bu konuda geçen sezon yaşanan ve iki ayrı anlayışı temsil eden iki örnek, oldukça öğreticiydi. Geçen sezon Galatasaray'ın Falcao transferini bir "takıntı" haline getirip oyuncuya primlerle birlikte yıllık 7 milyon avro ücret ödemesi sarı-kırmızılılara yaklaşık 56 milyon liraya mal oldu!
Trabzonspor ise ince eleyip sık dokuyarak Norveçli Alexander Sörloth'u kadrosuna kattı. İngiliz ekibi Crystal Palace'tan iki yıllığına kiralanan Sörloth için Palace'a 750 bin avroluk kiralama bedeli ödendi. Norveçli oyuncu ise geçen sezon 1.5 milyon avroya oynadı. 2019-2020 sezonuna damga vuran ve gol kralı olan Alexander Sörloth, takımına Ziraat Türkiye Kupası'nı da kazandırdı.
Trabzonspor, sezon sonuna kadar 6 milyon avro ödeyerek Sörloth'un bonservisini alacak. Sörloth'un Trabzonspor'a, maliyetinin 4-5 katı bonservis geliri kazandırmasına ise kesin gözüyle bakılıyor. Trabzonspor-Sörloth ilişkisi "karşılıklı kazanç" için en güzel örnek.